Tom Mary'nin yatak başucunda saatlerce oturdu.
- Tom sat at Mary's bedside for hours.
Yatağının başucuna gelmemi rica etti.
- She asked me to come to her bedside.
Tom'un gece boyunca bunu yapacağını düşünmedim, bu yüzden onun başucunun yakınında kaldım.
- I didn't think Tom would make it through the night, so I stayed by his bedside.
Tom yatak yanı lambasını kapattı.
- Tom turned off his bedside lamp.
Tom komodinin üstündeki küçük lambayı açtı.
- Tom turned on the small lamp on his bedside table.
Gerçek bir programcı yatmadan önce komodine iki bardak koyar: biri gece boyunca içmek için su dolu ve susamayacağı ihtimaline karşın diğeri boş.
- Before going to bed, a real programmer puts on the bedside table two glasses: one with water to drink during the night, and another empty, in case he won't be thirsty.
... where they sit by your bedside, where they fly airplanes, where we put our bodies into ...
... about a month, I saw a mother, who I had met at the bedside of her son, who had been shot ...