He has confidence in his ability.
- Becerisine güveniyor.
Social media may be inhibiting the ability of young people to communicate verbally.
- Sosyal medya gençlerin sözel iletişim becerilerini kısıtlıyor olabilir.
I have the knack for learning languages.
- Benim dilleri öğrenmek için becerim var.
Playing the piano requires manual dexterity.
- Piyano çalmak el becerisi gerektirir.
He had scientific attainments, but he didn't even know it.
- Onun bilimsel becerileri vardı ama o bile onu bilmiyordu.
Tom wanted to hone his skills as a photographer.
- Tom bir fotoğrafçı olarak becerilerini geliştirmek istedi.
This course teaches basic skills in First Aid.
- Bu kurs İlkyardımda temel becerileri öğretir.
He had scientific attainments, but he didn't even know it.
- Onun bilimsel becerileri vardı ama o bile onu bilmiyordu.
Tom isn't very resourceful, is he?
- Tom çok becerikli değil, değil mi?
Tom is very resourceful, isn't he?
- Tom çok becerikli, değil mi?
I have absolutely no artistic skills.
- Kesinlikle sanatsal becerilerim yok.