تعريف bebek في التركية الإنجليزية القاموس.
- baby
The baby is asleep. Don't make a noise.
- Bebek uyuyor. Gürültü yapmayın.
Be quiet, or the baby will wake up.
- Sessiz ol, yoksa bebek uyanacak.
- baby, infant; doll, dolly; girl, woman, baby, babe
- infantile
- infant
The young woman was carrying an infant in her arms.
- Genç kadın kollarında bir bebek taşıyordu.
Infants are subject to diseases.
- Bebekler hastalıklara karşı eğilimlidir.
- neonate
- bambino
- cookie
Cookie was raised by Kate.
- Bebek Kate tarafından yetiştirildi.
- babe; doll; cookie
- cooky
- babunbaby
- ınfant
- {i} doll
My brother gave me a cute doll.
- Erkek kardeşim bana sevimli bir oyuncak bebek verdi.
My brother gave me a charming baby doll.
- Erkek kardeşim bana sevimli bir oyuncak bebek verdi.
- suckling
The babies are suckling.
- Bebekler süt emerler.
- {i} babe
As innocent as a babe unborn.
- Doğmamış bir bebek kadar masum.
When I last saw Tom he was just a babe in arms.
- Tom'u son gördüğümde daha el kadar bebekti.
- dolly
- bantling
- bebek bezi
- diaper
If your baby is prone to rashes, you may want to apply diaper cream, powder, or petroleum jelly after cleaning your baby's bottom.
- Bebeğiniz pişiklere eğilimli ise, bebeğinizin altını temizledikten sonra bebek bezi kremi, toz veya vazelin uygulamak isteyebilirsiniz.
Tom needs a diaper change.
- Tom'un bebek bezi değişikliğine ihtiyacı var.
- bebek arabası
- {i} stroller
The stroller is in the baby's room.
- Bebek arabası çocuk odasında.
I saw Tom pushing a stroller down the sidewalk.
- Tom'un kaldırımdan aşağı bir bebek arabası ittiğini gördüm.
- bebek arabası
- baby carriage
The baby sleeping in the baby carriage is as cute as an angel.
- Bebek arabasında uyuyan bebek, bir melek kadar sevimli.
- bebek arabası
- go cart
- bebek bezi
- napkin
- bebek bezi
- nappy
- bebek arabası
- perambulator
- bebek arabası
- go-cart
- bebek arabası
- pushchair
- bebek arabası
- carriage
- bebek arabası
- push chair
- bebek arabası
- pram
- bebek arabası
- pusher
- bebek arabası
- baby buggy
- bebek bakıcılığı
- baby sitting
- bebek bakıcısı
- baby-sitter
- bebek bakıcısı
- nurserymaid
- bebek bakıcısı
- babysitter
We need to find a new babysitter.
- Yeni bir bebek bakıcısı bulmamız gerekiyor.
I think we need to find a new babysitter.
- Sanırım yeni bir bebek bakıcısı bulmamız gerekiyor.
- bebek bakımı
- (Tıp) infant care
- bebek beklemek
- pregnant
- bebek beklemek
- (deyim) have a bun in the oven
- bebek besini
- (Tıp) infant food
- bebek beslenmesi
- (Tıp) infant nutrition
- bebek bezi
- didy
- bebek dili
- motherese
- bebek emzirme
- breast-feeding
- bebek emziği
- baby pacifier
- bebek endüstri
- (Ticaret) infant industry
- bebek eşyaları
- baby's things
- bebek gelişimi
- (Tıp) infant development
- bebek gibi
- infantile
- bebek gibi
- beautiful
- bebek gibi
- doll-like
- bebek giyim
- (Tekstil) babies' wear
- bebek karyolası
- crib
- bebek kazağı
- (Tekstil) baby sweater
- bebek maması
- feed
- bebek maması
- baby formula
- bebek pudrası
- baby powder
- bebek tarifesi
- (Turizm) infant fare
- bebek tulumu
- sleeper
- bebek yağı
- baby oil
- bebek yüzlü
- baby face
- bebek ölümleri
- infant mortality
- bebek ölümü
- (Tıp) infant death
- bebek önlüğü
- (Tekstil) cotton bib
- bebek muamelesi yapmak
- baby
- bebek ağlaması
- baby crying
- bebek bakım
- babyminding
bebek bakım ünitesi var olan okullar özellikle evli öğrenciler için açılmalı.
- bebek telsizi
- baby monitor
- bebek yüzlü
- Baby faced, baby face
- bebek (kızılderili)
- papoose
- bebek aldırma
- abortion
- bebek altı değiştirmek
- change diaper
- bebek araba koltuğu
- baby car chair
- bebek arabası koltuğu
- baby car seat
- bebek arabası kullanmak
- push a pushchair
- bebek arabası kullanmak
- push along a pushchair
- bebek bakıcısı
- baby farmer
- bebek bakıcısı
- nursemaid
- bebek bakıcısı
- baby sitter
- bebek bakıcısı
- sitter
- bebek bedeni
- (Tekstil) baby size
- bebek beklemek
- be expecting
- bebek beklemek
- be pregnant
- bebek beklemek
- to be pregnant, to be in the family way
- bebek beklemek
- to be pregnant
- bebek bekleyen
- expectant
- bebek bekleyen kadın
- expectant mother
- bebek beslenme bozuklukları
- (Tıp) infant nutrition disorders
- bebek bezi
- nappy, napkin, diaper
- bebek bezi isiliği
- diaper rash
- bebek dili
- baby talk
- bebek doğumundaki artış
- (Politika, Siyaset) baby boom
- bebek doğurma yaşı
- childbearing age
- bebek dünyaya getirmek
- give birth to a baby
- bebek düşürmek
- have a miscarriage
- bebek düşürmek
- miscarry
- bebek emziren anne
- nursing mother
- bebek emzirmek
- put a baby to the breast
- bebek eşyaları
- layette
- bebek gelişim skalası
- infant development scale
- bebek gibi
- a) (kadın) beautiful b) babyish, babylike, like a baby
- bebek gibi
- dolly
- bebek gibi
- babyish
- bebek gibi
- beautiful (woman)
- bebek gibi
- doll like
- bebek gibi ağlamak
- cry like a baby
- bebek gibi ağlamak
- mewl
- bebek gibi uyumak
- sleep like a baby
- bebek gözü
- doll's eye
- bebek gözü manevrası
- (Pisikoloji, Ruhbilim) doll's eye maneuver
- bebek haberleri
- baby news
- bebek hediyeleri partisi
- baby shower
- bebek hırsızı
- baby snatcher
- bebek karyolası
- cot, crib
- bebek karyolası
- cot
I slept on a cot in Tom's basement last night.
- Dün gece Tom'un bodrum katında bir bebek karyolasında yattım.
- bebek katili
- infanticide
- bebek kayığı
- baby boat
- bebek konuşması
- baby talk
- bebek maması
- baby food
- bebek maması
- spoon meat
- bebek muamelesi yapmak
- to baby
- bebek odası
- babys room
- bebek odası
- baby's room
- bebek oturağı
- bouncing seat
- bebek patiği
- bootee
- bebek psikolojisi
- infant psychology
- bebek sandalyesi
- baby chair
- bebek sağlığı hizmetleri
- (Tıp) infant health services
- bebek taşıma çantası
- carry-cot
- bebek tulumu
- bunting
- bebek tulumu
- creepers
- bebek tulumu
- crawler
- bebek vaftizi
- infant baptism
- bebek vaftizi
- pedobaptism
- bebek yatağı
- crib
- bebek çamaşırı
- layette
- bebek çıngırakları
- (Bilgisayar) rattles
- bebek öldürme
- infanticide
Fadil wanted to learn more about infanticide.
- Fadıl bebek öldürme hakkında daha fazla öğrenmek istedi.
- bebek öldürme
- prolicide
- bebek ölüm oranı
- (Hukuk) infant mortality rate
- bebek ölümü oranı
- infant mortality rate
- bebek önlüğü
- pinny
- bebek önlüğü
- jumper
Don't forget to ask the seller if the jumper can be put in with the washing.
- Satıcıya bebek önlüğünün çamaşırla birlikte konulabilip konulamayacağını sormayı unutma.
- bebek önlüğü
- bib
- bebek önlüğü
- pinafore
- bez bebek
- rag doll
- bez bebek
- rag doll, rag baby
- bezi değişmiş (bebek)
- diapered
- katlanır bebek arabası
- stroller
- oyuncak bebek
- dolly
- oyuncak bebek arabası
- go cart
- anne karnındaki bebek
- fetus
- bebekler
- babies
Babies often fall down.
- Bebekler çoğunlukla düşerler.
Japanese women carry their babies on their backs.
- Japon kadınları bebeklerini sırtlarında taşırlar.
- oyuncak bebek arabası
- go-cart
- Bebek arabası
- baby stroller
- Bebek bezi
- baby diaper
- Tüp Bebek
- in vitro fertilisation (IVF) is a process by which egg cells are fertilised by sperm outside the body, in vitro
- bebekler
- ınfants
- koca bebek
- big baby
- şişme bebek
- Jam doll
- (bebek) emzirmek
- breast fed
- agu bebek big baby (used jocularly or sarcastically of someone who behaves
- like a baby
- anne ve bebek
- mom and baby
- bebek tulumu
- creeper
- bronz bebek sendromu
- (Tıp) bronze baby syndrome
- canlı bebek
- (Konuşma Dili) living doll, very beautiful woman
- dandini bebek
- (Konuşma Dili) petulant and childish adult
- diş çıkarma (bebek)
- (Diş Hekimliği) teethe
- eklemleri hareketli oyuncak bebek
- jointed doll
- el bebek gül bebek
- spoiled, coy
- el bebek gül bebek büyütmek
- cosher
- emzirmeden bebek bakmak
- dry nurse
- emzirmeyen bebek bakıcısı
- dry nurse
- hamilelikteki uyuşturucudan çarpık doğmuş bebek
- thalidomide baby
- hoppala bebek
- a spoiled, childish person
- kaka bebek
- bratty child
- konuşan bebek
- talking doll
- kundaklamak (bebek)
- swaddle
- kutudan fırlayan bebek
- Jack in the box
- kıllı bebek
- grown man who behaves childishly, big baby
- mavi bebek bezi hastalığı
- (Tıp) blue diaper syndrome
- meme emen bebek
- suckling
- mum bebek
- waxwork
- mum bebek
- wax doll
- oyuncak bebek arabası
- walking chair
- oyuncak bebek evi
- dollhouse
- oyuncak bebek evi rica ediyorum
- I would like a dollhouse
- oyuncak bebek eviniz var mı
- Do you have any dollhouses
- oyuncak bebek gibi
- dollish
- oyuncak bebek gibi olma
- dollishness
- oyuncak bebek rica ediyorum
- I would like a doll
- prematüre bebek
- premature baby
- taş bebek
- doll
- taş bebek gibi
- (woman) who is beautiful but lacking in warmth
- telli bebek
- woman who is frivolous and excessively fond of finery
- tüp bebek
- in vitro fertilisation
- uykuda bebek ölümü
- cot death
- yapma bebek
- pretty but cold and soulless girl or woman, marble statue, ice princess
- yaylanan bebek koltuğu
- bouncing seat
- çok bebek doğuran
- multiparous