تعريف bearing في الإنجليزية التركية القاموس.
- duruş biçimi
- {i} alâka
- katlanma
Katlanma dayanılmaz olabilir.
- Bearing can be unbearable.
- (Mühendislik) Rulman
Rulmanlarımı almam için bana bir dakika ver.
- Give me a minute to get my bearings.
- duruş
- taşıyan
Musa ilahi emirleri taşıyan dağdan indi.
- Moses came down from the mountain bearing divine commandments.
- (Borsa) Yataklama
- {i} etki
- içeren
- irtibat
- tahammül etme
- {i} hareket
- bedenin duruşu
- tahammül
- yastık
- rota
- taşıyıcı
- (Otomotiv) kusinet
- orta kapak
- (Havacılık) yatk
- yataklamak
- katlanarak
- doğum
- ürün verme
- meyve verme
Meyve vermeden önce, portakal ağaçları turuncu çiçekleri ile çiçek açar.
- Before bearing fruit, orange trees bloom with orange blossoms.
Meyve vermeden önce portakal ağaçları azahar adı verilen bir çiçekle çiçek açarlar.
- Before bearing fruit, orange trees blossom with a flower called an azahar.
- yatak
- ilişki
- doğurma
- ilinti
- taşıma
- dayanma
- ilgi
- ürün
- {i} üstlenme
- (Tekstil) 1. yatak 2. rulman
- mahsul
- {i} çekme
- mak yatak
- hasıl etme
- lose ones bearings şaşırmak
- {f} katlan: prep.katlanarak,yatak
- (Askeri) YÖN, KERTERİZ, İSTİKAMET: Özel bir referans noktasından diğer bir noktaya, saat yelkovanı dönüş istikametinde ölçülen belirli bir noktadaki yatay açı. Ayrıca bakınız: "grid bearing; relative bearing"
- {i} hal, tavır, davranış
- verme
Meyve vermeden önce, portakal ağaçları turuncu çiçekleri ile çiçek açar.
- Before bearing fruit, orange trees bloom with orange blossoms.
Meyve vermeden önce portakal ağaçları azahar adı verilen bir çiçekle çiçek açarlar.
- Before bearing fruit, orange trees blossom with a flower called an azahar.
- {i} den. kerteriz
- ayak
- bearing body yatak gövdesi
- kiriş ve eşik gibi şeylerin dayandığı destek
- yön
Metrodan çıktığımda yönümü kaybettim.
- I lost my bearings when I came out of the subway.
- konum açısı
- burç
- (Jeoloji) semt açısı
- yuva
- burç yatak
- kerteriz
- davranış
- mil yatağı
- bear
- dayanmak
- bear
- katlanmak
Yapabileceğimiz tek şey ona katlanmaktı.
- The only thing we could do was to bear with it.
- bear
- taşımak
O, Marilyn Monroe'ya acayip bir benzerlik taşımaktadır.
- She bears an uncanny resemblance to Marilyn Monroe.
O, büyük sinema güzelliklerinden biri olan Ingrid Bergman'a şaşırtıcı bir benzerlik taşımaktadır,
- She bears a striking resemblance to Ingrid Bergman, one of the great cinema beauties.
- bear
- {i} ayı
Tom kızgın ayıdan kaçmak için elinden geldiği kadar hızlı koştu.
- Tom ran as fast as he could to escape from the angry bear.
Benjamin, bir ayıyı tüfekle vurdu.
- Benjamin shot a bear with a rifle.
- bearing stress
- taşıma gerilmesi
- bearing cap
- kep
- bearing cap
- yatak başlığı
- bearing cup
- (Mekanik) rulmanların dış çemberi
- bearing hub
- kovan
- bearing adjuster
- yatak ayarlayıcısı
- bearing alloy
- yatak alaşımı
- bearing area
- taşıma alanı
- bearing axle
- istinat mili
- bearing block
- yükleme bloğu
- bearing bore
- yatak iç çapı
- bearing boring machine
- yatak tornası
- bearing box
- yatak mahfazası
- bearing bracket
- yatak mesneti
- bearing brass
- yatak pirinci
- bearing bronze
- yatak tuncu
- bearing bushing
- yatak burcu
- bearing cage
- yatak kovanı
- bearing cap
- yatak kapağı
- bearing capacity
- taşıma gücü
- bearing carrier
- yatak kovanı
- bearing casing
- yatak mahfazası
- bearing compass
- kerteriz pusulası
- bearing cone
- yatak göbeği
- bearing end
- yatak ucu
- bearing felt
- yatak keçesi
- bearing fixing screw
- yatak tespit vidası
- bearing friction
- yatak sürtünmesi
- bearing friction loss
- yatak sürtünme kaybı
- bearing housing
- yatak muhafazası
- bearing locknut
- yatak kontra somunu
- bearing lubrication
- yatak yağlanması
- bearing metal
- yatak metali
- bearing oil
- yatak yağı
- bearing oil channel
- yatak yağ kanalı
- bearing packing
- yatak salmastrası
- bearing pile
- taşıyıcı kazık
- bearing pin
- yatak pimi
- bearing plate
- yatak plakası
- bearing power
- taşıma gücü
- bearing pressure
- yatak basıncı
- bearing retainer
- yatak tutucusu
- bearing retainer locking screw
- yatak tutucusu kilitleme vidası
- bearing retainer nut
- yatak tutucusu somunu
- bearing retatner washer
- yatak tutucusu röndelası
- bearing runout
- yatak gerinti boşluğu
- bearing shaft
- yatak şaftı
- bearing shell
- yatak kovanı
- bearing sleeve
- yatak manşonu
- bearing soil
- taşıyıcı zemin
- bearing spacer
- yatak ara parçası
- bearing spindle
- yatak mili
- bearing stratum
- taşıyıcı tabaka
- bearing support
- yatak mesnedi
- bearing surface
- taşıma yüzeyi
- bearing wall
- taşıyıcı duvar
- bearing washer
- yatak röndelası
- bearing adjuster
- yatak ayarlayicisi
- bearing ball
- yatak topu
- bearing body
- yatak gövdesi
- bearing cup
- (Mühendislik) rulmanların dış çemberi, yatak kabı
- bearing down
- aşağı taşıma
- bearing few travellers
- taşıyan birkaç gezginler
- bearing gift
- yatak hediye
- bearing housing
- taşıyan konut
- bearing or producing wool
- taşıyan veya yün üreten
- bearing pad
- Taşıma yastığı
- bearing panel
- taşıyan panel
- bearing petals
- yatak yaprakları
- bearing pomes, or applelike fruits
- rulman pomes veya applelike meyve
- bearing projector
- kerteriz projektörü
- bearing, carriage, poise
- Taşıma, duruş rulmanlı
- bearing-capacity
- yatak kapasiteli
- bearing area
- yatak yüzeyi
- bearing area
- mesnet alanı
- bearing ball
- yatak bilyası
- bearing body
- rulman gövdesi
- bearing bolt
- yatak cıvatası
- bearing box
- rulman kutusu
- bearing box
- yatak kutusu
- bearing cab
- zaman dişli kutusu
- bearing cage
- (İnşaat) yatak kafesi
- bearing cage
- (Otomotiv) rulman yuvası
- bearing cage
- yalak kovanı
- bearing calibration
- kerteriz ayari
- bearing capacity
- taşıma kapasitesi
- bearing case
- (Otomotiv) rulman yuvası
- bearing case
- makaralı yatak muhafazası
- bearing cone
- yatak konu
- bearing cone
- (Mekanik) iç yatak
- bearing cone
- (Otomotiv) rulman göbeği
- bearing cone
- iç yalak
- bearing correction
- kerteriz duzeltme
- bearing down
- (Kanun) pazarlıkta fiyatı indirme
- bearing ear
- yatak kulağı
- bearing error
- (Bilgisayar) kerteriz hatası
- bearing error
- kerteriz hatasi
- bearing face
- taşıma sathı
- bearing half
- (Otomotiv) yatak yarısı
- bearing housing
- (Tekstil) yatak yuvası
- bearing indicator
- kerteriz gostergesi
- bearing inner race
- (Otomotiv) rulman iç zarfı
- bearing insert
- yatak seli
- bearing inspection
- rulman kontrolü
- bearing inspection
- rulman muayenesi
- bearing inspection
- rulman denetlemesi
- bearing kit
- yatak kiti
- bearing line
- görüş hattı
- bearing no
- (Otomotiv) yatak ölçü kodu
- bearing oils
- yatak yağları
- bearing post
- taşıyıcı direk
- bearing race
- yatak yuvası
- bearing resolution
- kerteriz cozunurlugu
- bearing rest
- yatak taşıyıcısı
- bearing seat
- yatak yastığı
- bearing shim
- yatak layneri
- bearing slide
- (Tekstil) yatak kızağı
- bearing slides in the gearing section
- (Tekstil) tahrik yatağı kızağı
- bearing tube
- yatak borusu
- bearing turkish flag
- (Kanun) türk bayrağı taşıma
- bearing wear
- yatak aşınması
- bearing width
- (Otomotiv) rulman genişliği
- bevel gear bearing
- ayna dişli yatağı
- beyond all bearing
- çekilmez
- beyond all bearing
- dayanılmaz
- beyond all bearing
- katlanılmaz
- beyond bearing
- çekilmez
- beyond bearing
- meyvelerini taşıyamayan
- beyond bearing
- dayanılmaz
- bear
- {f} gütmek (kin)
- bear
- {f} üstlenmek
- bear
- hantal kimse
- bear
- ayıya benzer hayvan
- bear
- kaba kimse
- bear
- {f} taşı
O, Marilyn Monroe'ya acayip bir benzerlik taşımaktadır.
- She bears an uncanny resemblance to Marilyn Monroe.
O, büyük bir demet çiçek taşıyarak geldi.
- He came bearing a large bunch of flowers.
- bear
- hazmetmek
- bear
- (Hukuk) tahammül etmek
- bear
- doğurmak, dünyaya getirmek
- interest bearing
- (Bilim, İlim) Faiz ödeyen, vadeli mevduat
- bear
- borsada fiyatlar düşecek ümidiyle ilerde alacağı tahvil ve senetleri evvelden satan kimse
- bear
- {f} (bore/eski bare, borne)
- bear
- {f} duymak (sevgi)
- bear
- {f} sapmak
- bear
- {i} spekülatör
- bear
- {f} değmek
- bear
- dönmek
- bear
- getirmek
- bear
- doğurmak
- bear
- kaba adam
- bear
- borsa fiyatlarını düşürmek
- bearings
- {i} yön
Metrodan çıktığımda yönümü kaybettim.
- I lost my bearings when I came out of the subway.
- bear
- götürmek
- adjustable bearing support
- döner yatak mesnedi
- angular contact bearing
- (Askeri) eğik bilyalı yatak
- axial bearing
- ayar dayanağı
- axial bearing
- kovan
- bear
- koca oğlan
- bear
- beslemek
- bear
- sevgi duymak