Bütün servetine rağmen hâlâ mutsuzdu.
- For all his wealth, he was still unhappy.
Olmayı hayal ettiğimiz kadar mutlu ya da mutsuz değiliz.
- We are not as happy or unhappy as we imagine ourselves to be.
Seni çok mutsuz ettiğim için üzgünüm.
- I'm sorry that I've made you so unhappy.
Eğer çok gülersen mutlusun, eğer çok ağlarsan üzgünsün.
- If you laugh a great deal, you are happy; if you cry a great deal, you are unhappy.
Tom'un çok şanssız deneyimleri olmuştur.
- Tom has had many unhappy experiences.
... So he was unhappy about that. ...