Çok acıklıydı, neredeyse ağlıyordum.
- It was so touching, I almost cried.
Dün gece sinemada acıklı bir film izledik.
- Last night, we saw a touching film at the movies.
Bir sonraki ayet bile daha dokunaklı.
- The next verse is even more touching.
Bu çok dokunaklı bir hikaye.
- It's a very touching story.
Otomatik kapıların kesin bir avantajı, insanlar kapı kollarına dokunarak bulaşıcı hastalıklarını yayamayacaklarıdır.
- A definite advantage of automatic doors is that people can't spread their contagious diseases by touching door handles.
Görme engelli insanlar Braille denilen kabartılmış noktalardan oluşan bir sistem kullanarak, dokunarak okurlar.
- Blind people read by touching, using a system of raised dots called Braille.
Dairemin onarılmaya ihtiyacı var.
- My apartment needs touching up.
Bana dokunan insanlardan hoşlanmam.
- I don't like people touching me.
Tom eşyalarına dokunan insanları sevmez.
- Tom doesn't like people touching his stuff.
Ben bir çocukken, böceklere dokunmak beni bir parça rahatsız etmezdi. Şimdi neredeyse onların resimlerine bakmaya katlanamıyorum.
- When I was a kid, touching bugs didn't bother me a bit. Now I can hardly stand looking at pictures of them.
Görme engelli insanlar Braille denilen kabartılmış noktalardan oluşan bir sistem kullanarak, dokunarak okurlar.
- Blind people read by touching, using a system of raised dots called Braille.
Ben bir çocukken, böceklere dokunmak beni bir parça rahatsız etmezdi. Şimdi neredeyse onların resimlerine bakmaya katlanamıyorum.
- When I was a kid, touching bugs didn't bother me a bit. Now I can hardly stand looking at pictures of them.
Onun sana dokunmasını sevmiyorum.
- I don't like her touching you.
a touching story.
... getting the ball in the net without anyone touching it. ...
... ways that data is actually touching your lives every day, ...