O iyi bir insan, şüphesiz, fakat çok akıllı değil.
- He is a nice person, to be sure, but not very clever.
Şüphesiz, o bir şoktu.
- It was a shock, to be sure.
O ünlü bir adam, elbette ben ondan hoşlanmıyorum.
- He is a famous man, to be sure, but I don't like him.
O elbette toplantıdaydı ama uyuyordu.
- He was at the meeting, to be sure, but he was asleep.
Bu metot kesin çalışacaktır.
- This method is sure to work.
Oğlu kesinlikle başarılı olacak.
- Her son is sure to succeed.
Kız arkadaşının orgazm takliti yapmadığından nasıl emin olabilirsin?
- How can you be sure your girlfriend isn't faking her orgasms?
Dışarı çıkmadan önce gazın kapalı olduğundan emin olun.
- Be sure to turn off the gas before you go out.
Hiç sorun çıkmayacağından emin olmak istiyorum.
- I want to be sure that there will be no problems.
Bunu yapmak istediğin için yaptığından emin olmak istiyorum.
- I want to be sure that you're doing this because you want to.
... And how can we make sure to reduce any stress responses in ...
... And we've made sure to give you choice. ...