Sonuç görülmek için kalır.
- The result remains to be seen.
Onlarla görülmekten utanmam.
- I am not ashamed to be seen with them.
Tom bizimle görünmek istemiyor gibi davranıyor.
- Tom acts like he doesn't want to be seen with us.
Sami çıplak görünmek istemedi.
- Sami didn't want to be seen naked.
Sadece ilk insanların Mars'a ne zaman varacağı zamanla görülecek.
- Just when the first human beings will reach Mars remains to be seen.
Tom görülecek bir yerde değildi.
- Tom was nowhere to be seen.
Gökyüzünde görülen çok sayıda yıldızlar vardı.
- There were several stars to be seen in the sky.
Gökyüzünde görülen bir sürü yıldız vardı.
- There were a lot of stars seen in the sky.
Tom Mary ile görülmek istemiyor.
- Tom doesn't want to be seen with Mary.
Sonuç görülmek için kalır.
- The result remains to be seen.
Tom bizimle görünmek istemiyor gibi davranıyor.
- Tom acts like he doesn't want to be seen with us.
Sami çıplak görünmek istemedi.
- Sami didn't want to be seen naked.
Böyle harika bir günbatımı hiç görmemiştim.
- I've never seen such a wonderful sunset.
Son zamanlarda onu görmedim
- I have not seen him lately.
Ben camı kırarken görüldüm.
- I was seen to break the window.
Gökyüzünden görüldüğünde,ada çok güzeldi.
- Seen from the sky, the island was very beautiful.
Tom daha önce Mary'yi John'la birlikte birden fazla ortamda görmüştü ve sonunda onların birbirlerini gördüklerini anladı.
- Tom had seen Mary with John on more than one occasion before and finally figured out that they were seeing each other.
O daha iyi günler görmüş olmalı.
- She must have seen better days.
... from what I've seen. ...
... disappointed with the lack of progress I've seen in the last four years. However, I do ...