Umarım bu harcama raporu tüm ilişkili iş masraflarını içerir,çünkü bundan bir sent daha fazlasını ödemeyeceğim.
- I hope this expense report contains all the relevant business expenses because I'm not paying a cent more after this.
En ilişkili konuları tartışmak için zaman geldi.
- The time has come to debate the most relevant matters.
Onun fikrinin konu ile ilgili olduğunu düşünmüştüm.
- I thought his opinion was relevant.
Konuşmasının içeriği, konu ile ilgili değildir.
- The content of his speech is not relevant to the subject.
Konuşmasının içeriği, konu ile ilgili değildir.
- The content of his speech is not relevant to the subject.
Onun fikrinin konu ile ilgili olduğunu düşünmüştüm.
- I thought his opinion was relevant.
Teorik bir bakış açısından, Peterson'un tartışması bizim tartışmayla doğrudan alakalıdır.
- From a theoretical point of view, Peterson's argument is directly relevant to our discussion.
Yorumlar konuyla alakalı olmalıdır.
- Comments must be relevant to the topic.
Bu, amaca uygun olabilir.
- This may be relevant.
Ben neyin uygun olduğunu bilirim.
- I know what's relevant.
Sorun konuya uygun değil.
- Your question is not relevant to the subject.
Onun konu ile ilgili olmadığını söylemeye nasıl cesaret edersin!
- How dare you say that's not relevant!
Konuşmasının içeriği, konu ile ilgili değildir.
- The content of his speech is not relevant to the subject.
Teorik bir bakış açısından, Peterson'un tartışması bizim tartışmayla doğrudan alakalıdır.
- From a theoretical point of view, Peterson's argument is directly relevant to our discussion.
Yorumlar konuyla alakalı olmalıdır.
- Comments must be relevant to the topic.
His mother provided some relevant background information concerning his medical condition.
... only going to talk about the near term future. How much of the future is relevant to you? ...
... stay relevant. ...