Bunun hakkında makul olmak zorundasın.
- You've got to be reasonable about this.
Tom yemek yemek için makul fiyatları olan yer arıyordu.
- Tom was looking for place to eat that had reasonable prices.
Onu icat eden profesör, üniversiteden makul bir ücret hakkına sahip
- The professor who invented it has the right to reasonable remuneration from the university.
O, benim önerimin mantıklı olduğunu kabul etti.
- She allowed that my offer was reasonable.
Önerin mantıklı görünüyor.
- Your suggestion seems reasonable.
Şu an onların fikirlerini yermek kolay, fakat onlar o zaman epey haklı göründü.
- It's easy to lampoon their ideas now, but they seemed quite reasonable at the time.
O oldukça makul bir fiyat.
- That's a fairly reasonable price.
Oldukça makul görünüyor.
- It seems perfectly reasonable.
... A reasonable prediction is that the incumbent businesses, ...
... So I think that's a reasonable state for most countries. ...