Satış elemanı elbiseyi alması için onu ikna etti. - The salesperson persuaded her to buy the dress.
Satış elemanı elbiseyi alması için onu ikna etti.
The salesperson persuaded her to buy the dress.
Tom, mağaza müdürünü parasını ona geri vermesi için ikna etti. - Tom persuaded the store manager to give him back his money.
Tom, mağaza müdürünü parasını ona geri vermesi için ikna etti.
Tom persuaded the store manager to give him back his money.