Ben bu işin içinde yer almak istemiyorum.
- I don't want to be involved in this affair.
Korkarım sizi hayal kırıklığına uğratmak zorunda kalacağım. Konuşmanıza karışmak istemiyorum.
- I'm afraid I'll have to disappoint you. I don't want to be involved in your conversation.
Tom kavgaya karışmak istemiyordu, fakat başka seçeneği yoktu.
- Tom didn't want to get involved in the fight, but he had no choice.
... seem to forget I was fully involved in raising a three kids ...
... I think everybody's actively involved in trying to answer ...