Daha yüksek eğitim kalitesi, en yüksek uluslararası standartlara cevap vermelidir.
- The quality of higher education must answer to the highest international standards.
Firma, yüksek kaliteli ürünleriyle bilinmektedir.
- The firm is known for its high-quality products.
Guadalupe Zirvesi ne kadar yüksek?
- How high is Guadalupe Peak ?
Hisse senetleri yeni bir zirve yaptı.
- Stocks hit a new high.
Yüksek yerlerde arkadaşlara sahip olmak güzel olmalı.
- It must be nice to have friends in high places.
Tom'un kesinlikle yüksek yerlerde çok sayıda arkadaşları var.
- Tom certainly has a lot of friends in high places.
İsrail, dünyadaki en önemli yüksek teknoloji merkezlerinden biri haline gelmiştir.
- Israel has become one of the most important high-tech centers in the world.
Yüksek ateş, bu hastalığın önemli bir belirtisidir.
- High fever is a prominent symptom of this disease.
Stok geçen temmuz ayında yüksek noktaya ulaştı.
- The stock reached its high point last July.
Everest dağının doruk noktası dünyada en yüksek noktadır.
- The peak of mount Everest is the highest spot in the world.
Lise günlerimi düşünmeden o şarkıyı dinleyemem.
- I can not hear that song without thinking of my high school days.
Ben liseden beri seni görmedim.
- I haven't seen you since high school.
Benim için arar mısın? Telefon çok yüksekte.
- Could you dial for me? The telephone is too high.
Köy dağlarda yüksekte bulunmaktadır.
- The village is located high up in the mountains.
Birçok üst düzey yetkili toplantıya katıldı.
- Many high-level officials attended the meeting.
Yüksek yen değerinin nasıl üstesinden gelineceği büyük bir sorundur.
- How to overcome the high value of the yen is a big problem.
Onun denemesi, sorunun sadece yüzeysel bir analizini yaptı, bu yüzden sınıfta en yüksek notu aldığında ona gerçekten büyük bir sürpriz olmuştu.
- His essay gave only a superficial analysis of the problem, so it was a real surprise to him when he got the highest grade in the class.
Her nasılsa, Japon lisem hakkında en fazla fark ettiğim şey öğrenciler tarafından öğretmenlerine gösterilen büyük saygıydı.
- What I most noticed about my Japanese high school, however, was the great respect shown by students toward their teachers.
Ben, ulusal hükümetten herhangi bir yardım almamızın çok olası olmadığını düşünüyorum.
- I think it's highly unlikely that we'll ever get any help from the national government.
O, ulusal lise boks şampiyonası yarışmasına girdi.
- He entered the national high school boxing championship competition.
Tuna'nın su seviyesi rekor yüksekliğe ulaştı.
- The Danube's water level has reached a record high.
ABD işsizlik oranı 2009 yılında rekor kırdı.
- The US unemployment rate hit a record high in 2009.
Cambridge Üniversitesi'nde öğrenim zorluğu çok yüksek olmasına rağmen, çok sayıda öğrencinin hâlâ dışarı çıkmak ve eğlenmek için zamanı var.
- Although the pressure of studying at the University of Cambridge is very high, many students still have time to go out and have fun.
Bu kameranın fiyatı çok yüksektir.
- The price of this camera is very high.
Bu iş yüksek derecede yetenek gerektiriyor.
- This work calls for a high degree of skill.
Eroin yüksek derecede bağımlılık yapar.
- Heroin is highly addictive.
Fiyatlar on üç yılın doruk noktasına çıktı.
- Prices have reached a 13-year high.
Everest dağının doruk noktası dünyada en yüksek noktadır.
- The peak of mount Everest is the highest spot in the world.
Hiçbir kuş gereğinden çok yükseğe uçmaz, eğer ki kendi kanatlarıyla uçuyorsa.
- No bird soars too high if he soars with his own wings.
Siz ne kadar yükseğe sıçrayabilirsiniz?
- How high can you jump?
Yüksek dağın tepesinde hava incedir.
- The air is thin at the top of a high mountain.
Daha yukarıya giderken hava incelir.
- As you go up higher, the air becomes thinner.
Bu tekne üstün kaliteli alüminyum ve yüksek güçlü demir ile yapılır.
- This boat is made with high grade aluminum and high strength iron.
Egzosfer atmosferin en üst tabakasıdır. 10.000 kilometreye kadar termosferin üstünden uzanır.
- The exosphere is the highest layer of the atmosphere. It extends from the top of the thermosphere up to 10,000 kilometers.
Hiçbir kuş gereğinden çok yükseğe uçmaz, eğer ki kendi kanatlarıyla uçuyorsa.
- No bird soars too high if he soars with his own wings.
Caddenin yukarısındaki lisede Fransızca öğretirim.
- I teach French at the high school up the street.
Biz yukarı çıkarken hava soğur.
- As we go up higher, the air becomes cooler.
Şiddetli rüzgarlar yüksek profilli araçlar için seyahati tehlikeli yapıyorlar.
- Gusty winds are making travel hazardous for high profile vehicles.
Milli piyangoyu kazanırsam, lüks içinde yaşayabilirim.
- If I win the lottery, I'll be able to live high on the hog.
Onlar lüks içinde yaşıyorlar.
- They're eating high on the hog.
Costs have grown higher this year again.
I certainly can't sing that high.
The note was too high for her to sing.
How high above land did you fly?.
That pill gave me a high for a few hours, before I had a comedown.
... But in high school and making music and choir and being cast ...
... Pick a movie. Despicable Me. Good choice. And so playback is terrific. This is a high ...