Bu köyün nüfusu azalmıştı.
- The population of this village had decreased.
Kaçak ağaç kesimi önemli ölçüde azalmıştır.
- Illegal logging has decreased considerably.
Satışlar bugünlerde azaldı.
- Sales have decreased these days.
İlaç onun acısını azalttı.
- The medicine decreased his pain.