be above

listen to the pronunciation of be above
الإنجليزية - التركية
(deyim) be above oneself kendini başkalarından üstün görmek,kendini beğenmek,haddini bilmemek
above
yukarıda

Yukarıda verilen örneğe bak. - See the example given above.

İnsanlar kendi aralarında mücadele ederken melekler yukarıdan izlerler. - Angels watch from above as men fight amongst themselves.

above
üzerinde

Ben, 300 doların üzerindeki bir kamerayı maddi olarak karşılayamam. - I cannot afford a camera above 300 dollars.

Bir yorum eklediniz, çeviri değil. Çeviri eklemek için, cümle üzerindeki «あ→а» simgesine tıklatın. - You have added a comment, not a translation. To add a translation, click on the «あ→а» icon above the sentence.

above
{e} üzerine

Onun davranışı şüphe üzerinedir. - His conduct is above suspicion.

Mermi dizin üzerine girdi. - The bullet entered above the knee.

above
üstünde

Biz ufkun üstünde güneşin doğuşunu gördük. - We saw the sun rise above the horizon.

Biz bulutların üstünde uçuyoruz. - We are flying above the clouds.

above
{s} yukarıdaki

Önemli! Yukarıdaki cümleye çeviri eklemek üzeresiniz. - Important! You are about to add a translation to the sentence above.

Onlar yukarıdaki katta yaşıyor. - They live on the floor above.

above
{s} sözü geçen
above
{e} öte

Bunun ötesinde İbranice okuyabilir. - Above and beyond this, he can read Hebrew.

Her şeyin ötesinde arkadaşlarına sadık olmalısın. - You must, above all, be faithful to your friends.

above
allah
above
-e hakim olan
above
önceden anılan
above
tepede
above
-den çok
above
-den üstün
above
anılan
above
altındaki

Bir buzdağının su altındaki parçası su üstündeki parçasından çok daha büyüktür. - The part of an iceberg under the water is much larger than that above the water.

above
üstteki
above
daha yukarı
above
-den fazla
above
daha çok yukarıda
above
üstündeki

Kapının üstündeki kırmızı ışık açıktı. - The red light above the door was on.

Şöminenin üstündeki duvarda bulunan resim Tom tarafından yapıldı. - The painting on the wall above the fireplace is by Tom.

above
-e bakan
above
daha üst makamdaki biri
above
üstten
above
yukarıda geçen
above
allaha ait olan
above
dışında
above
-den daha fazla
above
adı geçen
above
yukarı taraflarında
above
allah katında
above
daha üst
above
daha fazla

Fenolftalein, 10.0 ya da daha fazla bir pH'a sahip olan bir baz varlığında parlak mora dönüşecektir ve 8.2 ya da daha az bir pH değerine sahip bir çözeltinin varlığında renksiz kalacaktır. - Phenolphthalein will turn fuchsia in the presence of a base with a pH of or above 10.0 and will remain colorless in the presence of a solution with a pH of or below 8.2.

above
kuzeyinde

Şehir Londra'nın elli mil kuzeyindedir. - The city is fifty miles above London.

Kasaba, Londra'nın hemen kuzeyinde yer alır. - The town lies just above London.

above
allah katına
above
üst

Biz ufkun üstünde güneşin doğuşunu gördük. - We saw the sun rise above the horizon.

Biz bulutların üstünde uçuyoruz. - We are flying above the clouds.

above
-den yüksek
above
ilahi
above
cennette
above
fazla

Bir asırdan fazla bir süre önce, Rusya'daki Tunguska Nehri vadisinin üzerindeki gökyüzünde bir kuyrukluyıldız veya bir göktaşı patladı. Patlamada yüzlerce mildeki milyonlarca ağaç yıkıldı. - More than a century ago, a comet or a meteor exploded in the sky above the Tunguska River valley in Russia. The explosion knocked down millions of trees over hundreds of miles.

Fenolftalein, 10.0 ya da daha fazla bir pH'a sahip olan bir baz varlığında parlak mora dönüşecektir ve 8.2 ya da daha az bir pH değerine sahip bir çözeltinin varlığında renksiz kalacaktır. - Phenolphthalein will turn fuchsia in the presence of a base with a pH of or above 10.0 and will remain colorless in the presence of a solution with a pH of or below 8.2.

above
daha çok

O, onura her şeyden daha çok değer verir. - He values honor above anything else.

above
yukarı

O kesinlikle kırkın yukarısındadır. - She is certainly above forty.

Yukarıdaki bulutlar hızlı ilerledi. - The clouds above moved fast.

above
{f} üstte
above
{e} yüksek

Dağ, deniz seviyesinden 2000 metre yüksekliktedir. - The mountain is 2000 meters above sea level.

Kulenin yüksekliği 100 metrenin üzerindedir. - The height of the tower is above 100 meters.

above
çok

O, onura her şeyden daha çok değer verir. - He values honor above anything else.

Sağlık zenginliğin üstündedir, zira zenginlik bize sağlık kadar çok mutluluk vermiyor. - Health is above wealth, for this does not give us so much happiness as that.

above
artık

Derin su balıkları asla ışığı görmezler ve bütün hayatlarını yukarıdan gelen artıklarla yaşarlar. - Deep water fish never see the light and live all their lives from the scraps that come from above.

above
önce

Onlar, her şeyden önce, barış içinde yaşamak istiyor. - They want, above all things, to live in peace.

Televizyon şiddet gösteriyor, her şeyden önce daha genç insanları etkiler. - Television shows violence, which influences, above all, younger people.

Above
şeyden

Her şeyden önce sağlıklı olmak istiyorum. - Above all, I want to be healthy.

O, onura her şeyden daha çok değer verir. - He values honor above anything else.

above
üzerindeki

Ben, 300 doların üzerindeki bir kamerayı maddi olarak karşılayamam. - I cannot afford a camera above 300 dollars.

Biz ağaçların üzerindeki kuleyi görebiliyoruz. - We can see the tower above the trees.

above
{i} yukarıda olan şey
above
yukarısı
above
the yukarıki, yukarıdaki, (sayfanın) yukarısında bulunan; daha önceki (bölüm/paragraf/satır/sayfa): The above picture depicts the city
above
yukarıda olan
above
(isim) yukarıda olan şey
above
gökteki
above
bir şeyin üstünde
above
{i} 1. the (bir sayfada) yukarıda yazılanlar; (bir yazıda) eserin bundan öncesinde yazılanlar: As soon as you've read the above, give me a
above
{s} 1. the yukarıki, yukarıdaki, (sayfanın) yukarısında bulunan; daha önceki (bölüm/paragraf/satır/sayfa): The above picture depicts the city
above
semada olan
above
üstünde; üstüne: She was then living in a room above the store. O zamanlar dükkânın üstündeki bir odada oturuyordu.That was above and
above
daha yukarıda olarak
above
the (bir sayfada) yukarıda yazılanlar; (bir yazıda) eserin bundan öncesinde yazılanlar: As soon as you've read the above, give me a
above
daha önce gösterilmiş olan
above
hilesiz
above
above yukarısında
above
{e} 1. üstünde; üstüne: She was then living in a room above the store. O zamanlar dükkânın üstündeki bir odada oturuyordu.That was above and
above
toprağa gömülmemi
above
yukarıda zikredilmiş
above
aşikâr
above
yukarıda; yukarıdaki: She lives above. Yukarıda oturuyor. He was sitting on the branch above. Yukarıdaki dalda oturuyordu
above
sıraca önce olarak
above
yukarıya
above
yukarda
above
edat
above
üstün

Sağlık zenginliğin üstündedir, zira zenginlik bize sağlık kadar çok mutluluk vermiyor. - Health is above wealth, for this does not give us so much happiness as that.

Elbisesi dizinin üstündeydi. - Her dress is above the knee.

الإنجليزية - الإنجليزية

تعريف be above في الإنجليزية الإنجليزية القاموس.

above
Above is often used elliptically as an adjective by omitting the word said, mentioned, quoted, or the like:
above
In a higher place; overhead; into or from heaven

He's in a better place now, floating free as the clouds above.''.

above
Surpassing in number or quantity; more than; as, above a hundred. (Passing into the adverbial sense; see adverb #4 below.)
above
Higher in rank or power

He appealed to the court above.

above
In or to a higher place; higher than; on or over the upper surface; over; — opposed to below or beneath

Fowl that may fly above the earth.

above
in or to a place that is higher
above
{p} higher, more
above
{a} overhead
Above
1 heaven 2 looking toward the guiding forces 3 light above one’s head, guidance, blessings, assistance, spiritual growth 4 darkness above one’s head, burdens, temptations, heading in wrong direction, overwhelmed by problems
Above
ad at a higher place
Above
higher than or before -- " the faces of the object above are rectangles " (258)
Above
If something is above something else it is in a higher position, or directly over it ("The flat above ours is very noisy")
Above
superior
Above
hyper
Above
aboon
above
In a higher place; overhead; into or from heaven; as, the clouds above
above
{e} over; higher than; more than
above
If you value one person or thing above any other, you value them more or consider that they are more important. his tendency to put the team above everything
above
overhead, over, in a higher place; more; aforementioned (in a text)
above
at an earlier place; "see above"
above
appearing earlier in the same text; "flaws in the above interpretation"
above
Above is often used elliptically as an adjective by omitting the word said, mentioned, quoted
above
In or to a higher place; higher than; on or over the upper surface; over; - opposed to below or beneath
above
over and above: see over above the law: see law above board: see board. used in a piece of writing to refer to something mentioned in an earlier part of the same piece of writing
above
In writing, you use above to refer to something that has already been mentioned or discussed. Several conclusions could be drawn from the results described above below Above is also a noun. For additional information, contact any of the above. Above is also an adjective. For a copy of their brochure, write to the above address
above
Figuratively, higher than; superior to in any respect; surpassing; beyond; higher in measure or degree than; as, things above comprehension; above mean actions; conduct above reproach
above
Earlier in order; higher in the same page; hence, in a foregoing page
above
appearing earlier in the same text; "flaws in the above interpretation" at an earlier place; "see above" in or to a place that is higher
above
{s} mentioned earlier in the same text
above
More than; as, above five hundred were present
above
Above is often used further elliptically as a noun by omitting the noun, where it is should be clear what is omitted
above
Surpassing in number or quantity; more than; as, above a hundred
above
If an amount or measurement is above a particular level, it is greater than that level. The temperature crept up to just above 40 degrees Victoria Falls has had above average levels of rainfall this year Government spending is planned to rise 3 per cent above inflation. below Above is also an adverb. Banks have been charging 25 percent and above for unsecured loans
above
If you hear one sound above another, it is louder or clearer than the second one. Then there was a woman's voice, rising shrilly above the barking. = over
above
If one thing is above another one, it is directly over it or higher than it. He lifted his hands above his head Apartment 46 was a quiet apartment, unlike the one above it He was staring into the mirror above him. below Above is also an adverb. A long scream sounded from somewhere above. a picture of the new plane as seen from above below
above
If someone is above criticism or suspicion, they cannot be criticized or suspected because of their good qualities or their position. He was a respected academic and above suspicion. = beyond
above
Higher in rank or power; as, he appealed to the court above
above
disapproval If you say that someone thinks they are above something, you mean that they act as if they are too good or important for it. I'm not above doing my own cleaning
above
{i} something previously mentioned, something previously indicated
above
In or to a higher place; higher than; on or over the upper surface; over; opposed to below or beneath
above
If someone is above you, they are in a higher social position than you or in a position of authority over you. I married above myself -- rich county people below Above is also an adverb. The policemen admitted beating the student, but said they were acting on orders from above
above
bata
be above

    الواصلة

    be a·bove

    التركية النطق

    bi ıbʌv

    النطق

    /bē əˈbəv/ /biː əˈbʌv/

    فيديوهات

    ... above 8 percent. If I'm president, I will create ' help create 12 million new jobs ...
    ... So it's halfway above the legacy curve. ...
المفضلات