beğenme

listen to the pronunciation of beğenme
التركية - الإنجليزية
appreciation
approval
appro

Tom doesn't approve of that kind of language. - Tom o tür dili beğenmez.

enjoyment
partiality
favor
disapprove
approbation
dislike

Many people disliked that change. - Birçok kişi bu değişikliği beğenmedi.

He disliked her at first glance. - İlk bakışta onu beğenmedi.

disrelish
beğenmek
appreciate
beğenmek
like

You've got to like Tom. - Tom'u beğenmek zorundasın.

People came to like her paintings. - İnsanlar onun tablolarını beğenmek için geldiler.

beğenmek
{f} approve
beğenmek
enjoy
beğenmek
to like, to enjoy, to admire; to choose, to prefer, to select; to approve (of), to applaud
beğenmek
dig
beğenmek
(Konuşma Dili) go for
beğenmek
approve of
beğenmek
prefer
beğenmek
choose
beğenmek
hold in esteem
beğenmek
hold in high esteem
kendini beğenme
selfesteem
kendini beğenme
self love
beğenmek
applaud
beğenmek
admire
beğenmek
to like, admire; to approve (of), be pleased (with)
beğenmek
decide up
beğenmek
care
beğenmek
relish
beğenmek
be fond of; decide on
beğenmek
to choose; to prefer. Beğenemedin mi? So you don't approve? Beğen beğendiğini. Choose whichever you like
beğenmek
decide on
beğenmek
appove
kendini beğenme
superiority

I resented his superiority. - Ben onun kendini beğenmesine alındım.

kendini beğenme
arrogance
kendini beğenme
conceit
kendini beğenme
self esteem
zor beğenme
selectiveness
zor beğenme
state of being finicky
zor beğenme
pickiness
zor beğenme
choosiness
التركية - التركية
Beğenmek işi
beğeniş
(Osmanlı Dönemi) UNUŞE
Beğenmek
açmak
beğenmek
Onaylamak, kabul etmek, tasvip etmek
beğenmek
İyi veya güzel bulmak
beğenmek
İyi veya güzel bulmak: "Kuvvetini beğenen Murat farkına varmadan gülümsediğini neden sonra fark etti."- R. H. Karay
beğenmek
Benzerleri arasından birini seçip ayırma
beğenmek
Benzerleri arasından birini seçip ayırma: "Otellerden bir otel beğeneceğiz."- R. H. Karay
beğenme
المفضلات