bayılmış

listen to the pronunciation of bayılmış
التركية - الإنجليزية
have love
bayıl
{f} swooning
bayıl
pass out

Because he hadn't eaten anything before the hike, he was about to pass out. - O, yürüyüşten önce hiçbir şey yememişti, bayılmak üzereydi.

I don't want to pass out. - Ben bayılmak istemiyorum.

bayıl
{f} swoon

I don’t want a nurse who swoons at the sight of blood. - Kan görünce bayılan bir hemşire istemiyorum.

bayıl
{f} faint

Tom suddenly felt like he was going to faint. - Tom aniden bayılacakmış gibi hissetti.

She was on verge of fainting. - O, bayılmak üzereydi.

bayılmış
المفضلات