O, muharebede yaralandı.
- He was wounded in battle.
Savaş asla barışı kanıtlamamıştır.
- Battle's never proven peace.
Verdun Savaşında,Fransız güçleri bir Alman saldırısını durdurdu.
- At the Battle of Verdun, French forces stopped a German attack.
Tom silahlı çatışmadan sağ salim kaçtı.
- Tom escaped the gun battle alive and well.
Bir çatışmayı kaybetmek savaşı kaybetmek anlamına gelmez.
- Losing a battle doesn't mean losing the war!
Ben hastalıkla mücadele edeceğim.
- I will battle with illness.
Japonyanın savaş sırasında açlığa karşı sürekli bir mücadele verdiğini söyleyebiliriz.
- We can say that Japan was fighting a constant battle against hunger during the war.
Gerçekten bir kavga istemiyorum.
- I really don't want a battle.
Japonyanın savaş sırasında açlığa karşı sürekli bir mücadele verdiğini söyleyebiliriz.
- We can say that Japan was fighting a constant battle against hunger during the war.
Alzheimer hastalığı ile uzun bir mücadeleden sonra Tom geçen kış vefat etti.
- Tom passed away last winter after a long battle with Alzheimer's disease.
Sen bütün çarpışmaları kazanabilirsin ama savaşı kaybedebilirsin.
- You can win all the battles yet lose the war.
Ben kendi savaşımı veriyorum.
- I fight my own battles.
The cavalry, by way of distinction, was called the battle, and on it alone depended the fate of every action. - William Robertson.
... and the art of battling giants. ...
... at some point, accept that maybe we're battling an ...