I play bass guitar in a guitar ensemble.
- Bir gitar topluluğunda bass gitar çalarım.
Are you still playing the bassoon?
- Hâlâ bason çalıyor musun?
I quit playing the bass guitar.
- Ben bas gitar çalmayı bırakıyorum.
I play bass guitar in a guitar ensemble.
- Bir gitar topluluğunda bass gitar çalarım.
The press is interested in his private life.
- Basın onun özel hayatıyla ilgileniyor.
Please put a cassette in the VCR and press the record button.
- Lütfen VCR'a bir kaset koy ve kayıt butonuna bas.
This book is out of print.
- Bu kitabın baskısı tükendi.
Newly printed books smell good.
- Yeni basılmış kitaplar güzel kokuyor.
Are you still playing the bassoon?
- Hâlâ bason çalıyor musun?
A lot of books are published every year.
- Her yıl bir sürü kitap basılır.
He had a book on physics published.
- Fizikle ilgili bir kitap bastırdı.
He pressed me to stay a little longer.
- O biraz daha uzun kalmam için bana baskı yaptı.
The crowd pressed toward the gate.
- Kalabalık kapıya doğru bastırdı.
I have a pressing feeling in my stomach.
- Midemde bir basınç hissi var.
They'll keep pressing the foreman.
- Onlar ustabaşına baskı yapmaya devam edecekler.
Mistakes in the printing should be pointed out at once.
- Baskıdaki hatalara derhal dikkat çekilmelidir.
The first printing machine was invented by Gutenberg.
- İlk baskı makinesi Gutenberg tarafından icat edilmiştir.
He walked on tiptoe so that nobody would hear him.
- O, kimse onu duymasın diye parmak uçlarına basarak yürüdü.