basitleşme

listen to the pronunciation of basitleşme
التركية - الإنجليزية
simplification
{n} the act of making simple
exchanging pieces to avoid complications, clarifying am advantage
An image-development strategy whereby an image is made less complex by the elimination of details
a valid simple argument
the act of simplifying or something that has been simplified
elimination of superfluous details a explanation that omits superfluous details and reduces complexity
The philosophy and methodologies that seek to reduce product and process variation, quality problems and cost by identifying and eliminating non-value added tasks, and standardizing component and resource usage
This refers to the way in which learners try to make L2 learning easier by limiting the number of hypotheses they form at any one stage of development, or by omitting grammar and/or prepositional elements in production
{i} act of making less complex; act of making plainer; act of making easier
Simplification is the act or process of making something simpler. Everyone favours the simplification of court procedures
a explanation that omits superfluous details and reduces complexity
You can use simplification to refer to the thing that is produced when you make something simpler or when you reduce it to its basic elements. Like any such diagram, it is a simplification
The act of simplifying
A rule of inference of the form: p · q _____ p Example: "Jevona is tall and Jevona is thin Therefore, Jevona is tall " Although trivial in ordinary language, this pattern of reasoning is vital for proof construction in the propositional calculus
elimination of superfluous details
the act of reducing complexity
basit
simple

The accident arose from a simple mistake. - Kaza basit bir hatadan ortaya çıktı.

He couldn't do even simple arithmetic. - O, basit aritmetiği bile yapamadı.

basit
{s} elementary
basit
easy

This book is so easy that a child can read it. - Bu kitap bir çocuğun okuyabileceği kadar çok basittir.

This easy chair is quite comfortable. - Bu basit sandalye oldukça rahattır.

basit
crude

The method was crude, but very effective. - Yöntem basit ama çok etkiliydi.

Tom said something crude about the way Mary was dressed. - Tom Mary'nin giyinme tarzı hakkında basit bir şey söyledi.

basit
homely
basit
easy " kolay; elementary, basic; simple, plain" " sade; ordinary, commonplace; unimportant, small-time
basit
everyday
basit
dry
basit
{s} basic

Image Viewer is an image viewing software. This software is a very small program. This software has basic functions only. This is translatable by Tatoeba Project users. - Image Viewer bir resim görüntüleme yazılımıdır. Bu yazılım çok küçük bir programdır. Bu yazılımda sadece basit fonksiyonlar var. Bu, Tatoeba Project kullanıcıları tarafından çevrilebilir.

The rooms in this hotel are pretty basic. - Bu otelin odaları oldukça basit.

basit
unpretentious
basit
simpleminded
basit
rudimentary

Digital cameras aren't as good as rudimentary cameras. - Dijital fotoğraf makineleri basit kameralar kadar iyi değildir.

basit
surpassing
basit
(Argo) bog standard
basit
(Argo) mickey mouse
basit
unsophisticated
basit
commonplace
basit
scurrile
basit
homespun
basit
shallow
basit
{s} countrified
basit
{s} vulgar
basitleşmek
become simple
basit
bluff
basit
cheap
basit
uncoloured
basit
artless
basit
facile
basit
plain

Fadil got away with murder. Plain and simple. - Fadıl cinayetten ceza almadı. Sade ve basit.

Tom ate plain and simple food. - Tom, sade ve basit bir yemek yedi.

basit
chaste
basit
spartan
basit
quiet
basit
{s} primitive
basit
frugally
basit
simpler

Esperanto is much simpler than Interlingua. - Esperanto Interlinguadan çok daha basit.

That makes everything simpler. - Bu her şeyi daha basit yapar.

basit
ill-bred, (someone) who's never been taught any manners
basit
jejune
basit
simple, not difficult; easy to do or understand
basit
foolproof
basit
frugal
basit
small

Image Viewer is an image viewing software. This software is a very small program. This software has basic functions only. This is translatable by Tatoeba Project users. - Image Viewer bir resim görüntüleme yazılımıdır. Bu yazılım çok küçük bir programdır. Bu yazılımda sadece basit fonksiyonlar var. Bu, Tatoeba Project kullanıcıları tarafından çevrilebilir.

basit
ordinary, run-of-the-mill, average
basit
simplificative
basit
undemanding
basit
straightforward

That's a pretty straightforward question. - Bu oldukça basit bir soru.

basit
elemental
basit
humble
basit
potty
basit
simplistic

Now that was a simplistic answer. - Şimdi bu basit bir cevaptı.

basit
simplex
basit
simple, unadorned
basit
lowbrow
basit
arcadia
basit
undesigning
basit
native
basit
untutored
basit
backwoods
basitleşmek
to become simple, become easy to do or understand
basitleşmek
to become ordinary, become average
basitleşmek
to become less decorated or showy
التركية - التركية
Basitleşmek işi
BASİT
(Osmanlı Dönemi) Mücerred ve münferid olup, mürekkeb ve müellef olmayan
BASİT
(Osmanlı Dönemi) Edb: Aruz vezinlerinden biri
BASİT
(Osmanlı Dönemi) Yaygın olan
BASİT
(Osmanlı Dönemi) Kıymetsiz
BASİT
(Osmanlı Dönemi) Geniş
BASİT
(Osmanlı Dönemi) Neş'eli. Güleryüzlü. Düz, arızasız, engelsiz
basit
Her zaman rastlanan, özelliği olmayan, olağan
basit
Bilgi ve görgüsü sınırlı olan, bayağı, görgüsüz: "Bu, fikirsiz, basit ve masum bir çocuk hafifliği değildi."- R. N. Güntekin
basit
Kolay: "En basit şeyi yazamayacak kadar cahildi."- H. Taner
basit
Karışık olmayan, bayağı
basit
Süssüz, gösterişsiz
basit
Her zaman rastlanan, özelliği olmayan, olağan: "Bu basit takılmalar, her seferinde onları güldürdü."- N. Cumalı
basit
Süssüz, gösterişsiz: "Üstünde basit ve kapalı bir çarşaf vardı."- A. Gündüz
basit
Bilgi ve görgüsü sınırlı olan, bayağı, görgüsüz
basit
Kolay
basit
Karışık olmayan, bayağı: "Derin hislerden uzak, basit zevklere düşkün, bütün manasıyla alafranga bir adamdı."- Y. K. Karaosmanoğlu
basitleşmek
Basit duruma gelmek
basitleşme
المفضلات