Biz temel öğelere geri gideceğiz.
- We're going to go back to basics.
Önce temel öğeleri öğrenmelisin.
- You have to learn the basics first.
Önce temel öğeleri öğrenmelisin.
- You have to learn the basics first.
Bunlar temel öğelerdir.
- These are the basics.
Ben sadece temellere geri dönüyorum.
- I'm just getting back to basics.
Şimdi temellere dönme zamanı geldi.
- It's now time to get back to basics.
Fizik esas doğa bilimidir.
- Physics is the basic physical science.
Matematik bütün bilimler için esas niteliği taşır.
- Mathematics is basic to all sciences.
Tom oyunun temel kurallarını kolaylıkla öğrendi.
- Tom easily learned the basic rules of the game.
Araştırmalar, temel barınma ve gıda ihtiyaçları karşılanır karşılanmaz, ilave zenginliğin mutluluğa çok az şey kattığını gösteriyor.
- Studies show that once the basic needs of shelter and food are met, additional wealth adds very little to happiness.
Dan temel anatomi derslerine bile girmedi.
- Dan didn't even take basic anatomy classes.
Bu otelin odaları oldukça basit.
- The rooms in this hotel are pretty basic.
Bu aslında oldukça basit.
- It's basically quite simple.
You can't teach them calculus when they can't add up; let's get back to basics.
Many programs were written for the Sinclair Spectrum computer in BASIC.
Arithmetic is a basic for the study of mathematics.
Rice is a basic for many Asian villagers.