Aslında kendi başıma olmayı tercih ederim.
- I basically prefer being by myself.
Tom aslında Mary'nin yaptığı aynı şeyi yapar.
- Tom does basically the same thing as Mary does.
İnsanların temelde iyi olduklarına inanıyorum.
- I believe men are basically good.
Temelde ben dürüst bir insanım.
- Basically, I am a honest person.
Onların söylediği şey temel olarak budur.
- That's basically what they're saying.
Temel olarak gelme nedenim bu.
- That's basically why I came.
Fizik esas doğa bilimidir.
- Physics is the basic physical science.
Matematik bütün bilimler için esas niteliği taşır.
- Mathematics is basic to all sciences.
Tom oyunun temel kurallarını kolaylıkla öğrendi.
- Tom easily learned the basic rules of the game.
Bu kurs İlkyardımda temel becerileri öğretir.
- This course teaches basic skills in First Aid.
Dan temel anatomi derslerine bile girmedi.
- Dan didn't even take basic anatomy classes.
Bu otelin odaları oldukça basit.
- The rooms in this hotel are pretty basic.
Image Viewer bir resim görüntüleme yazılımıdır. Bu yazılım çok küçük bir programdır. Bu yazılımda sadece basit fonksiyonlar var. Bu, Tatoeba Project kullanıcıları tarafından çevrilebilir.
- Image Viewer is an image viewing software. This software is a very small program. This software has basic functions only. This is translatable by Tatoeba Project users.
They've added some fancy features, but it's basically still a car.
Many programs were written for the Sinclair Spectrum computer in BASIC.
Arithmetic is a basic for the study of mathematics.
Rice is a basic for many Asian villagers.
... And I was reading all the data showing that basically, our ...
... Like you're basically downloading data and algorithms ...