تعريف basarmak في التركية الإنجليزية القاموس.
- başarmak
- achieve
What do you want to achieve in your work?
- İşinde neyi başarmak istiyorsun?
I want to achieve something in life.
- Hayatta bir şey başarmak istiyorum.
- başarmak
- succeed
Tom understands what it takes to succeed.
- Tom başarmak için ne gerektiğini anlıyor.
He must succeed to his father's business.
- O, babasının işini başarmak zorundadır.
- başarmak
- get through
- başarmak
- carry out
- başarmak
- arrive
- başarmak
- contrive
- başarmak
- pull off
- başarmak
- to succeed (in), to manage, to accomplish, to achieve, to pull off, to get ahead, to bring sth off
- başarmak
- prosper
- başarmak
- overcome
- başarmak
- make out
- başarmak
- compass
- başarmak
- to accomplish, achieve, succeed in, bring to a successful conclusion
- başarmak
- conquer
- başarmak
- carry through
- başarmak
- pan out well
- başarmak
- pan out
- başarmak
- negotiate
- başarmak
- bring off
- başarmak
- get things done
- başarmak
- accomplish
Fred told his wife about the goals that he wanted to accomplish.
- Fred başarmak istediği amaçlardan karısına bahsetti.
It's not necessary to do evil in order to accomplish good.
- İyiyi başarmak için kötülük yapmak gerekli değil.
- başarmak
- come through
- başarmak
- (Hukuk) to prosper, to achieve
- başarmak
- click
- başarmak
- sew up
- başarmak
- win through
- başarmak
- fare
- başarmak
- throve
- başarmak
- muddle through
- başarmak
- (deyim) get the best of
- başarmak
- brought off
- başarmak
- (deyim) come up with
- başarmak
- succeed to
He must succeed to his father's business.
- O, babasının işini başarmak zorundadır.
- başarmak
- carry
- başarmak
- get
- başarmak
- get around
- başarmak
- do
- başarmak
- manage to
- başarmak
- (deyim) gain ground
- başarmak
- pass
- başarmak
- go far
- başarmak
- effectuate
- başarmak
- get ahead
- başarmak
- effect
- başarmak
- come off
- başarmak
- put through
- başarmak
- manage
- başarmak
- make good
- başarmak
- get there
- başarmak
- get a long
- Başarmak
- make it
- Başarmak
- succeed in
- başarmak
- cut the mustard
- başarmak
- make the grade
- başarmak
- sew
- başarmak
- {f} swing
- başarmak
- dispense
- başarmak
- make_out
- başarmak
- bring home the bacon
- başarmak
- hit the mark
- başarma
- {i} achievement
- başarma
- {i} accomplishment
- başarma
- achieve
No one achieved anything.
- Hiç kimse bir şey başarmadı.
How do you intend to achieve that?
- Onu nasıl başarmayı düşünüyorsun?
- esrar almayı başarmak
- (Argo) score
- zoru başarmak
- achieve
- başar
- {f} fare
In college, I fared ill with physics and well with chemistry.
- Üniversitede fizik dersini başaramadım ama kimyayı başardım.
- başar
- {f} accomplished
We've accomplished everything we set out to do.
- Yapmaya kalkıştığımız her şeyi başardık.
I am proud of having accomplished such a task.
- Ben böyle bir görevi başarmanın gururunu duyuyorum.
- başar
- succeed in
If you are to succeed in the exam, you must study hard.
- Sınavında başarılı olacaksan, sıkı çalışmalısın.
It is everyone's wish to succeed in life.
- Hayatta herkesin isteği başarılı olmaktır.
- başar
- {f} thriving
- başar
- throve
- başar
- {f} succeeding
Peter overcame a lot of difficulties before succeeding as a doctor.
- Peter doktor olmayı başarmadan önce birçok zorluğun üstesinden geldi.
He has no chance of succeeding.
- Onun başarma şansı yok.
- başar
- brought off
- başar
- {f} achieving
- başar
- thrive
- başar
- {f} thrived
- başar
- succeed
He will without doubt succeed in the exam.
- Şüphesiz o, sınavda başarılı olacak.
I worked hard to succeed.
- Başarmak için sıkı çalıştım.
- başar
- {f} thriven
- başar
- contrive
- başar
- {f} contrived
- başarma
- achieving
- başar
- accomplish
I will accomplish it at all costs.
- Ben, ne pahasına olursa olsun onu başaracağım.
Even if it takes me ten years, I am determined to accomplish the job.
- On yılımı alsa bile, işi başarmaya kararlıyım.
- başar
- bringoff
- başar
- broughtoff
- başar
- effectuate
- büyük iş başarmak
- go over big
- en zor kısmını başarmak
- (deyim) break the back of
- hatalara rağmen başarmak
- muddle through
- her şeye rağmen başarmak
- muddle through
- imkânsızı başarmak
- remove mountains
- sonunda başarmak
- have the last laugh