basılma

listen to the pronunciation of basılma
التركية - الإنجليزية
printing, impression
bas
{i} bass

Basset hounds are gentle dogs. - Basset tazıları kibar köpeklerdir.

Are you still playing the bassoon? - Hâlâ bason çalıyor musun?

bas
bass guitar

Are you happy with your new bass guitar? - Yeni bas gitarından memnun musun?

Tom doesn't know how to play the bass guitar. - Tom nasıl bas gitar çalacağını bilmiyor.

basılmak
to be swooped down
basılmak
printed
basılmak
be swooped down
basılmak
swooped down
basılmak
pressed
basılmak
tobe raided down
bas
bass voice
bas
{f} press

The press is interested in his private life. - Basın onun özel hayatıyla ilgileniyor.

Several politicians exerted strong pressure on the committee. - Birçok siyasetçi komite üzerine güçlü bir baskı uygulamıştır.

bas
{f} overwhelming
bas
imprint
bas
{f} print

Tom finds it difficult to read small print. - Tom küçük baskıyı okumayı zor buluyor.

This book will be printed next year. - Bu kitap, gelecek yıl basılacak.

bas
basso

Are you still playing the bassoon? - Hâlâ bason çalıyor musun?

bas
overwhelm
bas
{f} published

He had a book on physics published. - Fizikle ilgili bir kitap bastırdı.

A lot of books are published every year. - Her yıl bir sürü kitap basılır.

bas
{f} pressed

He pressed the brake pedal. - O, fren pedaline bastı.

He pressed me to stay a little longer. - O biraz daha uzun kalmam için bana baskı yaptı.

bas
{f} pressing

They'll keep pressing the foreman. - Onlar ustabaşına baskı yapmaya devam edecekler.

Time is pressing, and quick action is needed. - Zaman baskı yapıyor ve acil eylem gerekli.

bas
bull fiddle
bas
{f} printing

This textbook, having been printed in haste, has a lot of printing mistakes. - Bu ders kitabının, aceleyle basıldığı için, bir sürü hatası var.

Why did you put off the printing of my book? - Benim kitabımın baskısını niçin erteledin?

bas
{f} print out
bas
kephale
bas
nob

He walked on tiptoe so that nobody would hear him. - O, kimse onu duymasın diye parmak uçlarına basarak yürüdü.

bas
flush mechanism of a toilet
bas
bass; bass guitar, bass
bas
stet
bas
incuse
basılmak
to be stepped on
basılmak
to be suppressed
basılmak
impersonal passive to step on
basılmak
print
الإنجليزية - الإنجليزية

تعريف basılma في الإنجليزية الإنجليزية القاموس.

BAS
extension for a BASIC language file (Computers)
BAs
plural of BA
bas
Officers and enlisted personnel with BAS authorized on tour orders will automatically be paid BAS for each day of active duty
bas
Business Activity Statement
bas
Server used to manage data transport in ATM mode for ADSL-based Internet access offerings Each BAS on the France Télécom network is connected to approximately 10 DSLAMs (q v ) and groups the traffic handled by those devices Consequently, the area covered by a BAS is referred to by France Télécom as a platform Two ATM circuits, one "incoming" and one "outgoing", are put in place between the client and the BAS to which he or she is connected
bas
Basic source code file
bas
Battalion Aid Station
bas
Basic Allowance for Subsistance
bas
battlefield automation systems
bas
Bureau of Apprenticeship Standards
bas
British Antarctic Survey (you should know this one!) BASMU - BAS Medical Unit BAT - British Antarctic Territory BC - Base Commander BGA - Base General Assistant BGS - British Geological Survey BI - Bird Island (station code) BSD - Biological Sciences Division
bas
Beef Assurance Scheme
bas
Basic
bas
Medieval category of soft instruments, used principally for indoor occasions, as distinct from haut, or loud, instruments
bas
Block Acquisition Sequence
bas
Business Application Services A function of the CICSPlex System Management (SM) product which manages CICS resource definitions and the CICS installation process
bas
Broadband Access Server A device that provides connectivity between customer-provisioned DSL services and Network Access Provididers; ie it is the interface between Network Access Providers and Network Service Providers
التركية - التركية
Basılmak işi
basılma dayanımı
Dokusunu basarak ezmeye çalışan dış etkilere ağacın gösterdiği direnç
bas
Sesi böyle olan sanatçı
bas
En kalın erkek sesi
bas
Basınçlı suyla tuvaletin yıkanmasını sağlayan aygıt
bas
En kalın sesli orkestra çalgısı
basılmak
Basma işine konu olmak veya basma işi yapılmak: "Basım evinde dizilip basılan dergi için sadece elli lira alır."- S. Birsel
basılmak
Uygunsuz durumda yakalanmak
basılmak
Basma işine konu olmak veya basma işi yapılmak
الإنجليزية - التركية

تعريف basılma في الإنجليزية التركية القاموس.

BAS
(Askeri) iaşe bedeli, tayin bedeli; tabur yardım istasyonu (basic allowance for subsistence; battalion aid station)
basılma
المفضلات