That is a barbaric practice.
- O barbarca bir uygulamadır.
Layla and Sami behaved in a barbaric way.
- Leyla ve Sami barbar bir biçimde davrandılar.
The general, without interrupting his speech, hit him on the head with his heavy ivory stick; the barbarian fell.
- General, onun konuşmasını kesmeden, onun ağır fildişi sopasıyla onun kafasına vurdu; barbar düştü.
The barbarians raped and pillaged our city.
- Barbarla saldırdı ve şehrimizi yağmaladı.
Savages fear the appearance of a fierce wild beast.
- Barbarlar kızgın vahşi bir hayvanın görünüşünden korkuyorlar.
They call themselves civilized, but they're just as savage as those they call barbarians.
- Kendilerine uygar diyorlar ama barbar dedikleri kadar vahşiler.
Savages fear the appearance of a fierce wild beast.
- Barbarlar kızgın vahşi bir hayvanın görünüşünden korkuyorlar.
There are still barbarous nations.
- Barbar milletler hâlâ var.
Let's hope there's no more vandalism.
- Artık barbarlık olmadığını umalım.