The balloon is filled with air.
- Balon havayla doluydu.
The balloon descended gradually as the air came out.
- Hava boşalırken balon yavaşça indi.
Tom can't decide who he should ask to the prom.
- Tom balo için kime ricada bulunması gerektiğine karar veremiyor.
Tom says he doesn't know who Mary is planning on going to the prom with.
- Tom Mary'nin baloyla kimle gitmeyi planladığını bilmediğini söylüyor.
Tom danced with Mary and only three other girls at the high school prom.
- Tom lise balosunda Mary ve sadece diğer üç kız ile dans etti.
Let me come to the ball; I, too, would like to dance.
- Baloya gelmeme izin ver; Ben de dans etmek istiyorum.
There's a wedding reception in the ballroom.
- Balo salonunda bir düğün var.
Miss Scarlett was killed with a candlestick in the ballroom.
- Bayan Scarlett balo salonunda bir şamdanla öldürüldü.