bal

listen to the pronunciation of bal
الإنجليزية - التركية

تعريف bal في الإنجليزية التركية القاموس.

bal-un
(Elektrik, Elektronik) "Balanced to Unbalanced" (Dengeliden Dengesize) terimindeki kelimelerden türetilen bir kısaltma. Elektrik devrelerinde dengeli bir devreden dengesiz bir devreye geçişte kullanılan,bazı durumlarda empedans uyumu da sağlayan devre elemanı
التركية - التركية
(Osmanlı Dönemi) Kol, cenah.* Üst, yukarı
(Osmanlı Dönemi) f. Kanat
(Osmanlı Dönemi) Boybos, endam
(Osmanlı Dönemi) Kol, pazu
Olgunlaşmış incirin, dışına sızan tatlısı
Uzun bollu sürahi
Özellikle bal arılarının bitki ve çiçeklerden topladıkları bal özünden yapıp kovanlarındaki petek gözlerine doldurdukları, rengi beyazdan esmere kadar değişen tatlı, koyu, sıvı madde
Yanak
Kanat
Balo, dans salonu
Lirik biçim olup çalgı için yazılmış dans müziğine verilen ad
Ağaçların kabuğundan sızarak pıhtılaşan besi suyu
çamur, cıvık
selva
(Hukuk) ASEL
(Osmanlı Dönemi) DAHK
(Osmanlı Dönemi) İBLİM
bal arısı
Zar kanatlılardan, bal yapan eklem bacaklı türü (Apis mellifica)
bal başı
En temiz bal
bal kabağı
İçi turuncu, iri ve tatlı bir kabak çeşidi (Cucurbita moschata)
bal kabağı
Aptal, beyinsiz kimse
bal kelebeği
Bal kovanlarına çok zarar veren bir böcek (Galleria mellonella)
bal mumu
Bu maddenin sanayide kullanılmak için yapay olarak hazırlanmışı
bal mumu
Arıların peteklerini yapmak için karın halkaları arasından salgıladıkları yumuşak ve sarımsı madde
bal mumu macunu
Mobilyadaki kusurların onarımında kullanılan, toprak boya ile renklendirilmiş bal mumu
bal peteği
Arıların içine bal doldurduğu bal mumu levha
bal rengi
Bu renkte olan
bal rengi
Kahverengiye çalan sarı renk
bal özlü
Bal özü bulunduran
bal özü
Bazı çiçeklerin içinde bulunan, arıların bal yapmak için emdikleri tatlı sıvı, nektar
bal özü bezi
Bitkilerin yaprak, yumurtalık ve erkek organlarının dibinde bulunan ve bal özü çıkaran bez
bal özülük
Çiçeklerde bal özünü çıkaran bezlerin bulunduğu organ
Rİ'BAL
(Osmanlı Dönemi) (Ri'bân) Arslan
YÂL Ü BÂL
(Osmanlı Dönemi) Boybos düzgünl
acı bal
Deli bal
deli bal
Arıların zehirli çiçeklerden topladıkları bal, acı bal
süzme bal
Peteklerden süzülerek elde edilen bal
الإنجليزية - الإنجليزية
indicates that the options applies to main programs coded in Assembler
British anti-lewisite
Music score (Ballade)
comes from the Gaelic baile Originally meaning 'a place,' ir came to be applied to a farmstead and a village
BAL: British Anti-Lewisite A name for the drug dimecaprol--a treatment for toxic inhalations
Foot
Balcony

Tom was on the balcony. - Tom was on the balcony.

A front laced shoe in which the quarters meet and the vamp is stitched over the quarters at the front of the throat The word is an abbreviation of Balmoral
yes (y)
Balance

Tom double-checked his bank balance before writing the check. - Tom double-checked his bank balance before writing the cheque.

This seal can balance a ball on his nose. - This seal can balance a ball on its nose.

British Anti-Lewisite - A name for the drug dimecaprol - a treatment for toxic inhalations
British Anti-Lewisite – A name for the drug dimecaprol–a treatment for toxic inhalations
Blood alcohol level The usual ratio standards are the number of grams of alcohol either per 100 milliliters of blood, or per 210 liters of breath
Bronchoalveolar Lavage
bal-chatri
A trap for catching hunting birds, consisting of a cage with bait and a slip noose
bal-un
(Elektrik, Elektronik) A balun is a passive electronic device that converts between balanced and unbalanced electrical signals. They often also change impedance. Baluns can take many forms and their presence is not always obvious. They always involve some form of electromagnetic coupling
Bal Gangadhar Tilak
born July 23, 1856, Ratnagiri, India died Aug. 1, 1920, Bombay Indian scholar and nationalist. Born to a middle-class Brahman family, Tilak taught mathematics and in 1884 founded the Deccan Education Society to help educate the masses. Through two weekly newspapers, he voiced his criticisms of British rule in India, hoping to widen the popularity of the nationalist movement beyond the upper classes. In response to the Partition of Bengal (1905) he initiated a boycott of British goods and passive resistance, two forms of protest later adopted by Mohandas K. Gandhi. He left the Indian National Congress in 1907 when he was deported for sedition but rejoined in 1916, in time to sign a Hindu-Muslim accord with Mohammed Ali Jinnah. Though militant in his opposition to foreign rule, late in life Tilak advocated a measure of cooperation with the British in order to achieve reforms
التركية - الإنجليزية
{i} honey

He turned the bottle upside down and shook it, but still the honey wouldn't come out. - O, şişeyi başaşağı çevirdi ve salladı fakat bal hâlâ akmıyordu.

Tom and Mary chose Hawaii for their honeymoon. - Tom ve Mary, balayıları için Hawaii'yi seçtiler.

honey; fluke
exudate, exudation (which drips from tree wounds or from the skins of ripe figs)
sweet sticky substance produced by honeybees
fluke
(Tıp) mel
Bal tutan parmağını yalar
(Atasözü) He who has something to do with a big deal will always draw some profit
bal dudak
lip honey
bal köpüğü
honey foam
bal mumu
wax
bal porsuğu
(Hayvan Bilim, Zooloji) Honey badger
bal teknesi
fish boat
bal alacak çiçeği bilmek
to know which side one's bread is buttered
bal alacak çiçeği bilmek/bulmak
to find the person from whom to profit
bal ağzı
virgin honey
bal başı
the purest honey
bal dök de yala
(Konuşma Dili) The place is immaculate
bal gibi
a) very sweet b) certainly
bal gibi
jolly well
bal gibi
1. like honey, very sweet. 2. very well, without a hitch, easily, smoothly
bal küpü
honeypot

Boys flocked to the attractive woman like flies around a honeypot. - Çocuklar bal küpünün etrafındaki sinekler gibi çekici kadının etrafına üşüştü.

They are like flies around a honeypot. - Onlar bir bal küpü etrafındaki sinekler gibi.

bal likörü
metheglin
bal likörü
mead
bal peteği
honeycomb, comb
bal rengi
1. honey, the color honey. 2. honey-colored
bal sağmak
to take honey (from the hive)
bal taşıyan
melliferous
bal yapan
melliferous
bal yiyen kuş
honey eater
bal kabağı
(Gıda) winter squash
bal kabağı
(Gıda) yellow squash
Cahil ile bal yeme yaşdaş ile taş taşı
(Atasözü) You do well to accompany somebody about your age
bal arisi
honeybee
f. bal
f. honey
amber renkli bal
(Arılık,Hayvan Bilim, Zooloji) amber honey
araları yağ bal olmak
to be intimate friends
ağzından bal akmak
to speak sweetly
ağızına bir parmak bal çalmak
to try to put (someone) off by promises or petty gains
ağızından bal akmak
to talk sweetly
beyaz bal
(Arılık) extra white honey
beyaz bal
(Arılık) white honey
deli bal
(Tıp) andromedotoxine
deli bal
poisonous honey
koyu amber renkli bal
(Arılık) dark amber honey
koyu bal
(Arılık) dark honey
krem bal
(Arılık) creamed honey
sulu bal
(Arılık) run honey
süzme bal
run honey
sıvı bal
(Arılık) liquid honey
yağ bal olsun. I hope you enjoy(ed) it
(said to someone eating or drinking)
bal
المفضلات