bakıcı

listen to the pronunciation of bakıcı
التركية - الإنجليزية
{i} caretaker
nurse

She nursed him back to health. - O, ona sağlığına geri dönmesi için bakıcılık yaptı.

keeper

Am I my brother's keeper? - Biraderimin bakıcısı mıyım ben?

attendant
attendant, guard, keeper, nurse; fortune teller falcı
nursemaid
companion
dry nurse
person who looks at the merchandise on display but does not buy anything
companion, person employed to look after someone; baby-sitter, sitter
watcher
tender
fortune-teller
guard
care worker
looker
{i} companionway
bak
check it out
bak
look at

Meg didn't even look at me. - Meg bile bana bakmadı.

Every time I look at this picture, I think of my father. - Bu resme her bakışımda, babamı hatırlarım.

bak
(Bilgisayar) lookup
bak
(Bilgisayar) look in

Look into that, would you? - Onun içine bak, ne dersin?

Don't worry. He may look intimidating at first glance, but he's actually a very friendly person. - Endişelenme. İlk bakışta korkutucu gözükebilir, ama aslında çok arkadaş canlısı bir insandır.

hasta bakıcı
(Askeri) nurse
bak
look after

I'll look after the children while you go shopping. - Sen alışverişe giderken ben çocuklara bakarım.

You should look after the children from time to time. - Zaman zaman çocuklara bakmalısın.

bak
{f} regarding
bak
{f} look

She looked at me and smiled. - O bana baktı ve gülümsedi.

Looking at your Facebook friends' photos is a waste of time. - Facebook'taki arkadaşlarının resimlerine bakmak vakit kaybıdır.

bak
{f} face

She has an absent look on her face. - Yüzünde dalgın bir bakışı vardı.

Seen at a distance, the rock looked like a human face. - Uzaktan bakıldığında, kaya, bir insan yüzü gibi görünüyordu.

bak
have one's wits about one
bak
(abbr. for bakınız) see; cf. (compare)
bak
vide

Let me have a look at your video camera. - Video kamerana bir bakayım.

bak
behold
bak
or else
bak
{k} Till when
bak
{ü} lo
bak
{k} women's lib
bak
{k} Until when? till when
bak
{k} no way
الإنجليزية - الإنجليزية

تعريف bakıcı في الإنجليزية الإنجليزية القاموس.

BAK
Basic Aeronautical Knowledge, an initial theory course for trainee pilots
BAK
extension of a backup file (Computers)
bak
Arresting Cable Prefix (e g , BAK-9)
bak
Backup ( bak) - Older version of a batch-file, by using this files you can restore the previous version of such a file if you want that for some reason
bak
Back at KB, when you return
bak
A suffix for filenames indicating a backed-up file You can usually delete bak files, provided you make sure that you have the most recent version and will not be needing the backup at any stage
bak
Backup file
bak
Back At Keyboard
bak
a threatening predator, however, Kilrathi do not eat other predators, as they believe them to have an extremely foul taste
التركية - التركية
Yabancı ülkede bir aile yanında kalarak eğitimini sürdüren ve aynı zamanda o evin çocuklarına bakan kimse
Alıcı suratı yok sende pek."- H. Taner
Falcı
Falcı: "Bakıcılara, niyet kuyularına, Tezveren Dede'ye gitti."- Ö. Seyfettin
Bakma işiyle görevlendirilen kimse
Bir şeyi satın almayı düşünmeden yalnızca bakarak ilgilenen (kimse)
Bakma işiyle görevlendirilen kimse: "Ustanın anası yatalak oldu, yanına başka bir bakıcı kocakarı tuttum."- A. Gündüz
Yeme içme, barınma ve eğitim karşılığında bakıcılık görevi yapan kimse
Koruyucu
Bir şeyi satın almayı düşünmeden yalnızca bakarak ilgilenen kimse: "Anlaşılıyor, alıcı değil, bakıcısın
BÂK
(Osmanlı Dönemi) f. Korku, havf, çekinme, sakınma
hasta bakıcı
Hekimin tedavi ile ilgili buyruklarını yerine getirip hastaya bakan, hemşirelere yardım eden kimse
الإنجليزية - التركية

تعريف bakıcı في الإنجليزية التركية القاموس.

Bak
Bey, Türkçede erkeklerin kullandığı sanlardan birisidir. Diğerleri efendi, ağa, efe, çelebi, ağabey, amca, dayıdır. Eski Türkçedeki biçimi beğ idi
bakıcı
المفضلات