Ona çantamızı taşıttık.
- We got him to carry our bag.
Şu çantaları taşımaya yardım ettim.
- I helped carry those bags.
Onu benim için bir alışveriş torbasına koyar mısınız?
- Could you put it in a shopping bag for me?
Bir buz torbası alabilir miyim?
- May I have an ice bag?
Bu poşetleri bagaja koyar mısın?
- Could you put these bags in the trunk?
Ben yalnızca biyobozunur poşet kullanırım.
- I only use biodegradable bags.
Tüm kişisel eşyalarımı plastik bir torbaya koydum.
- I put all my belongings in a plastic bag.
Kasiyer müşterinin erzaklarını torbaya koydu.
- The cashier bagged the customer's groceries.
Onların hepsini büyük bir çantaya koyar mısın?
- Could you put all of them in a large bag?
Çocuğu çantaya koyma!
- Do not put child into bag!
Sanırım bunu bu hafta kese kağıdına koyacağım.
- I think I'll brown bag it this week.
She carried a bagful of groceries into the house.
The politician had a bagful of humorous anecdotes she could interject into any spur of the moment stump speech.
He headed back to the bag.
We bagged three deer yesterday.
The grounder hit the bag and bounced over the fielder’s head.
Acid House is not my bag, I prefer the more traditional styles of music.