bad luck, tragedy, hardship, disaster, adversity

listen to the pronunciation of bad luck, tragedy, hardship, disaster, adversity
الإنجليزية - التركية

تعريف bad luck, tragedy, hardship, disaster, adversity في الإنجليزية التركية القاموس.

misfortune
talihsizlik

O, bir talihsizlik yaşadı. - A misfortune befell him.

Talihsizlikler nadiren birer birer gelirler. - Misfortunes seldom come singly.

misfortune
{i} tâlihsizlik

O zamandan beri bir dizi talihsizlikler yaşadım. - I have had a series of misfortunes since then.

Talihsizlikler nadiren birer birer gelirler. - Misfortunes seldom come singly.

misfortune
{i} şanssızlık

Şanssızlık hayatı boyunca onun yakasını hiç bırakmadı. - Misfortune dogged him all his life.

misfortune
{i} aksilik

Aksilikler asla tek başlarına gelmezler. - Misfortunes never come singly.

misfortune
badire
misfortune
kötü talih
misfortune
kaza

Onun şanssızlığı ona sempati kazandırdı. - His misfortune gained him sympathy.

misfortune
şansızlık

Şansızlık ve sefalet seni tehdit etti. - Misfortune and misery threaten you.

misfortune
felaket

Felaketler hep peş peşe gelirler. - A misfortune never comes alone.

Açlık en büyük sosyal felaketlerden biridir. - Hunger is one of the largest social misfortunes.

misfortune
{i} kaza, bela, felaket
misfortune
{i} felâket

Açlık en büyük sosyal felaketlerden biridir. - Hunger is one of the largest social misfortunes.

Felaketler hep peş peşe gelirler. - A misfortune never comes alone.

misfortune
{i} terslik
misfortune
{i} belâ

Belalar hep üçerli gelir. - Misfortunes always come in threes.

الإنجليزية - الإنجليزية
{i} misfortune
bad luck, tragedy, hardship, disaster, adversity
المفضلات