Çocukken çimin üstünde sırtüstü uzanır beyaz bulutlara bakardım.
- As a boy, I used to lie on my back on the grass and look at white clouds.
Japon kadınları bebeklerini sırtlarında taşırlar.
- Japanese women carry their babies on their backs.
Bir yüz çıbanım var.Bir burun deliğinin arkasında acılı bir yumru var.
- I have a facial boil. There's a painful lump at the back of one nostril.
Çamaşır yıkarken oğlunun pantolonunun arka cebinde bir prezervatif buldu.
- While doing the wash she found a condom in the back pocket of her son's pants.
Belki bütün bunu tersine yapıyoruz.
- Maybe we're doing this all backwards.
Alfabeyi tersten oku.
- Say the alphabet backwards.
Sekizden önce geri döndü.
- He came back before eight.
Ne zaman geri döneceksin?
- What time will you be back?
Tom beni desteklemek için kaldı.
- Tom stayed to back me up.
Sürekli seni desteklemekten bıktım.
- I'm fed up with always backing you up.
Saçını tıraş edersen, tekrar daha kalın uzayacaktır.
- If you shave your hair, it will grow back thicker.
Omurgasızların hiçbir omurgası veya bel kemiği yoktur.
- Invertebrates have no backbone or spinal column.
Tom şimdi vazgeçmek üzere değil.
- Tom isn't about to back down now.
Sadece ne kadar geriye gitmek istiyorsun?
- Just how far back do you want to go?
Bir bebek olmak için geriye gitmek istiyorum.
- I want to go back to being a baby.
Hastanenin arkasındaki o yapı nedir?
- What's that building at the back of the hospital?
Sınıfın arkasındaki birkaç öğrenci uyuyorlardı.
- Several students in the back of the classroom were sleeping.
Tom yine normale döndü.
- Tom is back to normal.
Tom yine evde, uykusunu tamamlıyor.
- Tom is back at the house, catching up on his sleep.
Ne zaman döndün? Ben önceki gün geri döndüm.
- When did you return? I came back the day before yesterday.
Önceki gece partiden geç dönmeme rağmen sabah bir papatya kadar dinçtim.
- Although I came back late from the party last night, I was as fresh as a daisy in the morning.
Bu hükümet gerçekten eskiye dönüş yapıyor.
- This government is really putting the clock back.
Eskiden konser verdiğimde Tom ve Mary arkada benim yedek şarkıcılarımdı.
- Tom and Mary were my backup singers back when I used to perform.
Seni daha sonra tekrar arayayım,tamam mı?
- Let me call you back later, OK?
Kısa bir süre içinde tekrar gelmek zorunda kalacaksın: o işle ilgilenen adam az önce dışarı çıktı.
- You'll have to come back in a while: the man dealing with that business has just gone out.
Tekneye geri dönelim.
- Let's get back to the boat.
Tom tekneye dönmeye çalıştı.
- Tom tried to get back in boat.
Mütevazı bir geçmişten geliyorum.
- I come from a humble background.
Geçmişte lisede, her sabah altıda kalkardım.
- Back in high school, I got up at 6 a.m. every morning.
Tom geçmişe seyahat etti.
- Tom traveled back in time.
Zamanda geçmişe seyahat etmenin imkansız olduğu düşünülüyor.
- It is considered impossible to travel back to the past.
Arkada bir oda istiyorum.
- I'd like a room in the back.
Bütün arkadaşları onun planını destekledi.
- All his friends backed his plan.
Köpek geriye doğru yürüdü.
- The dog walked backward.
Tom geriye doğru yürüyor.
- Tom is walking backwards.
Tom tekrar uykuya dalmaya çalıştı.
- Tom tried to go back to sleep.
Niçin içeri dalmıyoruz?
- Why don't we duck back inside?
Aktris, sahne üzerinde geriye düştü.
- The actress fell backward over the stage.
Bir depremde, yer yukarı ve aşağı ya da geriye ve ileriye sallanabilir.
- In an earthquake, the ground can shake up and down, or back and forth.
Yağmur başlamadan önce geri dönelim.
- Let's go back before it begins to rain.
Onun öğle yemeğinden önce geri gelmesini bekliyorum.
- I expect her to come back before lunch.
Tom şimdi sözünden dönemez.
- Tom can't back out now.
Tom şimdi sözünden dönemez.
- Tom can't back down now.
Resmimizi arkadaki heykelle çektirelim, değil mi?
- Let's have our picture taken with the statue in the back, shall we?
Tom yardım etmek için beni geri gönderdi.
- Tom sent me back to help.
Sana yardım etmek için geri geldim.
- I came back to help you.
Lütfen biraz bekleyin. Onun geri dönüp dönmediğine bakacağım.
- Please hold a moment. I will see if he is back.
Lütfen 2.30'a kadar bekle. Tom o zaman geri dönecek.
- Please wait till 2:30. Tom will back then.
Tom saçını arkaya taramıştı.
- Tom had his hair slicked back.
Tom saçını arkaya taradı.
- Tom combed back his hair.
O, geçen ağustos ayında geri geldi.
- He came back last August.
Hiçbir kültürel geçmiş, sanatı anlamak için gerekli değildir.
- No cultural background is necessary to understand art.
Polis kalabalığı geride tuttu.
- The police held the crowd back.
Polis öfkeli kalabalığı geride tuttu.
- The police held the angry crowd back.
Tom arabasına döndü ve uzaklaştı.
- Tom got back in his car and drove away.
TV uzaktan kumandasını bana geri ver.
- Give me back the TV remote.
Turn the book over and look at the back.
I hurt my back lifting that dictionary.
We'll meet out in the back of the library.
The ship's back broke in the pounding surf.
The small boat raced over the backs of the waves.
I hung the clothes on the back of the door.
I’d like to find a back issue of that magazine.
I still need to finish the back of your dress.
The titles are printed on the backs of the books.
Can you fix the back of this chair?.
U in rude is a back vowel.
Put some back into it!.
Tap it with the back of your knife.
The office fell into chaos when you left, but now order is back.
For the last few plays he has had trouble with his drop-backs.
Tom came in through the back door.
- Tom entered through the back door.
Tom entered through the back door.
- Tom came in through the back door.
... then the only way you balance the budget is on the backs of ...