Deniz samuru, sırtüstü yüzerken istiridye yemeyi seviyor.
- Sea otters love to eat clams while swimming on their backs.
Sırtımda kötü bir ağrım var.
- I have a bad pain in my back.
Bir yüz çıbanım var.Bir burun deliğinin arkasında acılı bir yumru var.
- I have a facial boil. There's a painful lump at the back of one nostril.
Evimin arkasında bir kilise var.
- There is a church at the back of my house.
Tom elinin tersiyle ağzını sildi.
- Tom wiped his mouth with the back of his hand.
Ne yazık ki plan ters tepti.
- Unfortunately, the plan backfired.
Ne zaman geri döneceksin?
- What time will you be back?
O asla geri dönmemek üzere Japonya'dan ayrıldı.
- He left Japan never to come back.
Sürekli seni desteklemekten bıktım.
- I'm fed up with always backing you up.
İddiaları kanıtla desteklemek önemlidir.
- It's important to back up claims with evidence.
Saçını tıraş edersen, tekrar daha kalın uzayacaktır.
- If you shave your hair, it will grow back thicker.
Omurgasızların hiçbir omurgası veya bel kemiği yoktur.
- Invertebrates have no backbone or spinal column.
Tom şimdi vazgeçmek üzere değil.
- Tom isn't about to back down now.
Sadece ne kadar geriye gitmek istiyorsun?
- Just how far back do you want to go?
Bir bebek olmak için geriye gitmek istiyorum.
- I want to go back to being a baby.
Hastanenin arkasındaki o yapı nedir?
- What's that building at the back of the hospital?
Sınıfın arkasındaki birkaç öğrenci uyuyorlardı.
- Several students in the back of the classroom were sleeping.
Tom yine normale döndü.
- Tom is back to normal.
Yarına kadar buna yine ihtiyacım var.
- I need this back by tomorrow.
Ne zaman döndün? Ben önceki gün geri döndüm.
- When did you return? I came back the day before yesterday.
Önceki gece partiden geç dönmeme rağmen sabah bir papatya kadar dinçtim.
- Although I came back late from the party last night, I was as fresh as a daisy in the morning.
Eskiden konser verdiğimde Tom ve Mary arkada benim yedek şarkıcılarımdı.
- Tom and Mary were my backup singers back when I used to perform.
Bu hükümet gerçekten eskiye dönüş yapıyor.
- This government is really putting the clock back.
Hapishaneden çıktığımda, Tom tekrar ayaklarımın üstünde durmama yardımcı oldu.
- When I got out of prison, Tom helped me get back on my feet.
Seni daha sonra tekrar arayayım,tamam mı?
- Let me call you back later, OK?
Ben tekneye geri yüzdüm.
- I swam back to the boat.
Tom tekneye dönmeye çalıştı.
- Tom tried to get back in boat.
Geçmişte lisede, her sabah altıda kalkardım.
- Back in high school, I got up at 6 a.m. every morning.
Mütevazı bir geçmişten geliyorum.
- I come from a humble background.
Zamanda geçmişe seyahat etmenin imkansız olduğu düşünülüyor.
- It is considered impossible to travel back to the past.
Tom geçmişe seyahat etti.
- Tom traveled back in time.
Arkada bir oda istiyorum.
- I'd like a room in the back.
Biz uzun süredir arkadaşız.
- We're friends from way back.
Tom Mary'yi memnun etmek için geriye doğru eğilir.
- Tom bends over backwards to please Mary.
Tom geriye doğru bir adım attı.
- Tom took a step backward.
Tom yine uykuya daldı.
- Tom fell back asleep.
Niçin içeri dalmıyoruz?
- Why don't we duck back inside?
Hayatında geriye baktığında, o derin üzüntü duymuştur.
- She regretted deeply when she looked back on her life.
Köpek geriye doğru yürüdü.
- The dog walked backward.
Sen gelmeden önce ben zaten çıkmıştım.
- By the time you came back, I'd already left.
25 Ocaktan önce kütüphane kitaplarımı geri götürmek zorundayım.
- I've got to take my library books back before January 25th.
Tom şimdi sözünden dönemez.
- Tom can't back out now.
Tom şimdi sözünden dönemez.
- Tom can't back down now.
Resmimizi arkadaki heykelle çektirelim, değil mi?
- Let's have our picture taken with the statue in the back, shall we?
Tom yardım etmek için beni geri gönderdi.
- Tom sent me back to help.
Tom yardım etmek için dönen tek kişi.
- Tom is the only one who came back to help.
Tom Mary'nin 2.30'a kadar geri dönmesini bekliyor.
- Tom expects Mary back by 2:30.
Onun öğle yemeğinden önce geri gelmesini bekliyorum.
- I expect her to come back before lunch.
Tom saçını arkaya taradı.
- Tom combed back his hair.
Tom saçını arkaya taramıştı.
- Tom had his hair slicked back.
O, geçen ağustos ayında geri geldi.
- He came back last August.
Zamanda geçmişe seyahat etmenin imkansız olduğu düşünülüyor.
- It is considered impossible to travel back to the past.
Polis öfkeli kalabalığı geride tuttu.
- The police held the angry crowd back.
Açık söylemek gerekirse, bu takımın kazanamayacak olmasının sebebi onları geride tutmanızdır.
- To put it bluntly, the reason this team won't win is because you're holding them back.
On ay uzak kaldıktan sonra eve geri döndü.
- He returned back home after being away for ten months.
Terinde olsam uzak dururum.
- I'd stand back if I were you.
Turn the book over and look at the back.
I hurt my back lifting that dictionary.
We'll meet out in the back of the library.
The ship's back broke in the pounding surf.
The small boat raced over the backs of the waves.
I hung the clothes on the back of the door.
I’d like to find a back issue of that magazine.
I still need to finish the back of your dress.
The titles are printed on the backs of the books.
Can you fix the back of this chair?.
U in rude is a back vowel.
Put some back into it!.
Tap it with the back of your knife.
The office fell into chaos when you left, but now order is back.
For the last few plays he has had trouble with his drop-backs.
Tom came in through the back door.
- Tom entered through the back door.
Tom entered through the back door.
- Tom came in through the back door.
... then the only way you balance the budget is on the backs of ...