Deniz samuru, sırtüstü yüzerken istiridye yemeyi seviyor.
- Sea otters love to eat clams while swimming on their backs.
Çocukken çimin üstünde sırtüstü uzanır beyaz bulutlara bakardım.
- As a boy, I used to lie on my back on the grass and look at white clouds.
Hisleri, görüntüleri, düşünceleri ya da anıları iletmeyen müzik sadece arka fon gürültüsüdür.
- Music that doesn't transmit feelings, images, thoughts, or memories is just background noise.
Bir yüz çıbanım var.Bir burun deliğinin arkasında acılı bir yumru var.
- I have a facial boil. There's a painful lump at the back of one nostril.
Tom elinin tersiyle ağzını sildi.
- Tom wiped his mouth with the back of his hand.
Belki bütün bunu tersine yapıyoruz.
- Maybe we're doing this all backwards.
Sekizden önce geri döndü.
- He came back before eight.
O asla geri dönmemek üzere Japonya'dan ayrıldı.
- He left Japan never to come back.
Tom beni desteklemek için kaldı.
- Tom stayed to back me up.
İddiaları kanıtla desteklemek önemlidir.
- It's important to back up claims with evidence.
Saçını tıraş edersen, tekrar daha kalın uzayacaktır.
- If you shave your hair, it will grow back thicker.
Omurgasızların hiçbir omurgası veya bel kemiği yoktur.
- Invertebrates have no backbone or spinal column.
Tom şimdi vazgeçmek üzere değil.
- Tom isn't about to back down now.
Sadece ne kadar geriye gitmek istiyorsun?
- Just how far back do you want to go?
Bir bebek olmak için geriye gitmek istiyorum.
- I want to go back to being a baby.
Sınıfın arkasındaki birkaç öğrenci uyuyorlardı.
- Several students in the back of the classroom were sleeping.
Mağazanın arkasındaki karanlık bir köşede gözden kayboldu.
- He disappeared into a dark corner at the back of the shop.
Tom yine evde, uykusunu tamamlıyor.
- Tom is back at the house, catching up on his sleep.
Ütü soğuduktan sonra Mary elektrik kablosunu ütüye sardı, ütüyü tekrar rafa koydu, ütü masasını katladı ve onu yine dolaba kaldırdı.
- After the iron had cooled off, Mary wrapped the electrical cord around the iron, put the iron back on the shelf, folded up the ironing board, and put it away back in the closet.
Ne zaman döndün? Ben önceki gün geri döndüm.
- When did you return? I came back the day before yesterday.
Önceki gece partiden geç dönmeme rağmen sabah bir papatya kadar dinçtim.
- Although I came back late from the party last night, I was as fresh as a daisy in the morning.
Bu kadar uzun bir zamandan sonra bu şarkıyı İşitmek gerçekten eski zamanları geri getiriyor.
- Hearing this song after so long really brings back the old times.
Tepenin üstündeki eski kilise on ikinci yüzyıla kadar uzanmaktadır.
- The old church on the hill dates back to the twelfth century.
Seni daha sonra tekrar arayayım,tamam mı?
- Let me call you back later, OK?
Ben kısa sürede size tekrar yazacağım.
- I will write you back soon.
Tom tekneye dönmeye çalıştı.
- Tom tried to get back in boat.
Ben tekneye geri yüzdüm.
- I swam back to the boat.
Leyla sıkı bir dini geçmişten geliyor.
- Layla comes from a strict religious background.
Mütevazı bir geçmişten geliyorum.
- I come from a humble background.
Tom geçmişe seyahat etti.
- Tom traveled back in time.
Zamanda geçmişe seyahat etmenin imkansız olduğu düşünülüyor.
- It is considered impossible to travel back to the past.
Biz uzun süredir arkadaşız.
- We're friends from way back.
Muhtaç arkadaşlarına asla sırtını dönmez.
- He never turns his back on a friend in need.
Tom geriye doğru bir adım attı.
- Tom took a step backward.
Köpek geriye doğru yürüdü.
- The dog walked backward.
Tom yine uykuya daldı.
- Tom fell back asleep.
Tom tekrar uykuya dalmaya çalıştı.
- Tom tried to go back to sleep.
Aktris, sahne üzerinde geriye düştü.
- The actress fell backward over the stage.
Bir depremde, yer yukarı ve aşağı ya da geriye ve ileriye sallanabilir.
- In an earthquake, the ground can shake up and down, or back and forth.
Sekizden önce geri döndü.
- He came back before eight.
Yağmur başlamadan önce geri dönelim.
- Let's go back before it begins to rain.
Tom kesinlikle sözünden dönecek bir insan tipi gibi görünmüyor.
- Tom certainly doesn't seem like the kind of person that would back down.
Tom şimdi sözünden dönemez.
- Tom can't back out now.
Resmimizi arkadaki heykelle çektirelim, değil mi?
- Let's have our picture taken with the statue in the back, shall we?
Tom yardım etmek için dönen tek kişi.
- Tom is the only one who came back to help.
Sana yardım etmek için geri geldim.
- I came back to help you.
Lütfen 2.30'a kadar bekle. Tom o zaman geri dönecek.
- Please wait till 2:30. Tom will back then.
Tom Mary'nin 2.30'a kadar geri dönmesini bekliyor.
- Tom expects Mary back by 2:30.
Tom saçını arkaya taradı.
- Tom combed back his hair.
Tom'un saçları arkaya taranmıştı.
- Tom's hair was slicked back.
Zamanda geçmişe seyahat etmenin imkansız olduğu düşünülüyor.
- It is considered impossible to travel back to the past.
Hiçbir kültürel geçmiş, sanatı anlamak için gerekli değildir.
- No cultural background is necessary to understand art.
Polisler kalabalığı geride tuttu.
- The police held back the crowd.
Açık söylemek gerekirse, bu takımın kazanamayacak olmasının sebebi onları geride tutmanızdır.
- To put it bluntly, the reason this team won't win is because you're holding them back.
Terinde olsam uzak dururum.
- I'd stand back if I were you.
O birçok kez bize doğru baktı ve uzaklaştı.
- He looked back at us many times and walked away.
Turn the book over and look at the back.
I hurt my back lifting that dictionary.
We'll meet out in the back of the library.
The ship's back broke in the pounding surf.
The small boat raced over the backs of the waves.
I hung the clothes on the back of the door.
I’d like to find a back issue of that magazine.
I still need to finish the back of your dress.
The titles are printed on the backs of the books.
Can you fix the back of this chair?.
U in rude is a back vowel.
Put some back into it!.
Tap it with the back of your knife.
The office fell into chaos when you left, but now order is back.
/eɪ/ This diphthong is a glide from mid front tongue position toward a higher, backer position similar to that of /ɪ/.
Tom came in through the back door.
- Tom entered through the back door.
Tom entered through the back door.
- Tom came in through the back door.