O, alanı elininin arkası gibi bilir.
- He knows the area like the back of his hand.
Bir yüz çıbanım var.Bir burun deliğinin arkasında acılı bir yumru var.
- I have a facial boil. There's a painful lump at the back of one nostril.
Sıranın arkasına gitti.
- She went to the back of the line.
Tom mektubun arkasına bir şeyler yazdı.
- Tom wrote something on the back of the letter.