Tanımadığım bir adam evimin önünde ileri geri yürüyordu.
- A man I didn't know was walking back and forth in front of my house.
Başını ileri geri salladı.
- He shook his head back and forth.
Onun evinin önünde bir ileri bir geri yürüdü.
- He walked to and fro in front of her house.
Aslan bütün gün kafesinin içinde ileri geri yürüdü.
- The lion walked to and fro in its cage all day.
Ben nefesimi tutmaya çabalarken dalgalar beni şiddetle ileri geri fırlatıyordu.
- The waves were tossing me viciously to and fro as I struggled to hold my breath.
... back and forth. ...
... it zooms fluidly back to me with a smooth, fluid back and forth transition. ...