başvurma

listen to the pronunciation of başvurma
التركية - الإنجليزية
(Hukuk) application
consult

He is proud of the fact that he has never consulted a doctor in his life. - O, hayatında bir doktora hiç başvurmamış olması gerçeğiyle gurur duymaktadır.

You should consult the dictionary. - Sözlüğe başvurmalısın.

enrollment
recourse
enrolment
reference
application; consultation
resort

Tom is ready to resort to violence in order to get what he wants. - Tom istediğini almak için şiddete başvurmaya hazır.

We should not resort to violence. - Şiddete başvurmamalıyız.

(Askeri) pitching
consultation
{i} referring
başvurmak
consult
başvurmak
{f} appeal
başvurmak
{f} apply

In order to apply, you have to go in person. - Başvurmak için bizzat gitmelisin.

I don't speak French well enough to apply for that job. - O işe başvurmak için yeterince iyi şekilde Fransızca konuşmuyorum.

başvurmak
refer
başvurma işareti
diesis
başvurmak
resort

It is sometimes acceptable to resort to violence. - Şiddete başvurmak bazen kabul edilebilir.

I had to resort to threats to get my money back. - Paramı geri almak için tehditlere başvurmak zorunda kaldım.

başvur
apply for

Tom is going to apply for a job with a computer company. - Tom bir bilgisayar şirketindeki bir iş için başvuracak.

Tom asked Mary to find out how to apply for a visa. - Tom Mary'den vize için nasıl başvurulacağını öğrenmesini rica etti.

başvurmak
turn to
başvurmak
look to
başvurmak
resort to

It is sometimes acceptable to resort to violence. - Şiddete başvurmak bazen kabul edilebilir.

I had to resort to threats to get my money back. - Paramı geri almak için tehditlere başvurmak zorunda kaldım.

başvurmak
(Hukuk) appeal for
başvurmak
{f} call upon
başvurmak
put in
başvurmak
apply to
başvurmak
fall back upon
başvurmak
call on

He had to call on all his experience to carry out the plan. - O, planı gerçekleştirmek için bütün deneyimine başvurmak zorunda kaldı.

başvurmak
get in touch (with)
başvurmak
have resort to
başvurmak
apply for

I'd like to apply for a job. - Bir iş için başvurmak istiyorum.

I don't speak French well enough to apply for that job. - O işe başvurmak için yeterince iyi şekilde Fransızca konuşmuyorum.

başvurmak
appeal to
başvur
{f} referenced
başvur
fall back on

I can fall back on my savings if I lose my job. - İşimi kaybedersem tasarruflarıma başvurabilirim.

Many families had lost their savings during the war and had nothing to fall back on. - Birçok aile savaş sırasında tasarruflarını kaybetmişlerdi ve başvuracakları hiçbir şeyleri yoktu.

başvur
betake
başvur
fell back on
başvur
{f} appeal

He appealed to us for help. - O yardım için bize başvurdu.

They appealed to us for help. - Onlar yardım için bize başvurdular.

başvur
{f} referring
başvur
appeal to

We should appeal to reason instead of resorting to violence. - Şiddete başvurma yerine aklımızı kullanmalıyız.

başvur
resort to

You must never resort to violence. - Asla şiddete başvurmamalısınız.

Tom is ready to resort to violence in order to get what he wants. - Tom istediğini almak için şiddete başvurmaya hazır.

başvur
refer

The speaker sometimes referred to his notes. - Konuşmacı bazen notlarına başvurdu.

A dictionary is an excellent reference book. - Bir sözlük mükemmel bir başvuru kitabıdır.

başvur
fallen back on
başvur
make reference to
başvur
betook
başvur
apply to

Apply to the office for further details. - Daha çok bilgi için ofise başvurun.

Tom encouraged me to apply to Harvard. - Tom, Harvard'a başvurmam için beni yüreklendirdi.

başvurmak
have recourse to
başvur
betaken
Adalet Divanına başvurma
(Hukuk) apply to the Court of Justice
başvurmak
fall back on
başvurmak
to have recourse to, turn to; to resort to
başvurmak
to apply to; to submit an application to: Hangi okullara başvuruyorsun? Which schools are you applying to?
başvurmak
approach
başvurmak
to apply; to have recourse to, to resort to, to turn to sb/sth, to fall back on sb/sth; to consult; to appeal to; to refer
başvurmak
put in for
başvurmak
make an application
kendine başvurma
self reference
kuvvete başvurma
direct action
mantığa başvurma
appeal to reason
zora başvurma
coerciveness
التركية - التركية
Başvurmak işi, müracaat
(Osmanlı Dönemi) müracaat
başvurmak
Bilgi sahibi olmak için bir kaynağı kullanmak
başvurmak
Bir işin yapılması için bir kimsenin aracılığını istemek veya bir işte bir şeyden yararlanmak amacıyla ona el atmak, müracaat etmek
başvurma
المفضلات