The invention of the transistor introduced a new era.
- Transistör'ün icadı yeni bir çağ başlattı.
The prickly pear cactus is an introduced species in Australia.
I go into the store, and who do I see? An American friend, who immediately begins to tell me what has been going on with him since we last met.
- Mağazaya gidiyorum ve kimi görüyorum? Onunla son kez buluştuğumuzdan beri kendisinde neler gittiğini bana hemen anlatmaya başlayan bir Amerikan arkadaşımı.
Let's go back before it begins to rain.
- Yağmur başlamadan önce geri dönelim.
He began his meal by drinking half a glass of ale.
- Yarım bardak bira içerek yemeğine başladı.
Next month it'll be five years since he began playing the violin.
- Önümüzdeki ay keman çalmaya başlayalı beş yıl olacak.
He stopped smoking and started running.
- Sigarayı bıraktı ve koşmaya başladı.
They began to run all at once.
- Hep birden koşmaya başladılar.
Birth is, in a manner, the beginning of death.
- Doğum,bir şekilde,ölümün başlangıcıdır.
All beginnings are difficult.
- Bütün başlangıçlar zordur.
My memory of her has begun to recede.
- Onunla ilgili anılarım azalmaya başladı.
When we went to the hall, the concert had already begun.
- Salona gittiğimizde, konser çoktan başlamıştı.
Now I must go about my work.
- Şimdi işime başlamalıyım.
The student center is a good place to strike up conversations.
- Öğrenci merkezi konuşmalara başlamak için iyi bir yer.
We got up early and set about cleaning our house.
- Erken kalktık ve evimizi temizlemeye başladık.
I must set about that work without delay.
- Gecikmeden o işe başlamalıyım.
I've never seen him really get down to work.
- Onun gerçekten işe başladığın asla görmedim.
It's time to get down to business.
- İşe başlamanın zamanıdır.
Commencement is typically the first or second Saturday in April.
- Başlangıç genellikle nisan ayının birinci ya da ikinci cumartesisidir.
Direct flights between New York and Tokyo commenced recently.
- New York ve Tokyo arasında doğrudan uçuşlar son zamanlarda başlamıştır.
I quit my job and moved so I could start off with a clean slate.
- Maziye sünger çekip yeniden başlamak için işimi bıraktım ve taşındım.
Let's start off on the same page.
- Aynı sayfada başlayalım.