başarama

listen to the pronunciation of başarama
التركية - الإنجليزية
miscarry
To fail to achieve some purpose
To abort a foetus, usually without intent to do so; to experience a miscarriage
{v} to have an abortion, fail, miss, err
be unsuccessful; "Where do today's public schools fail?"; "The attempt to rescue the hostages failed miserably"
If a woman miscarries, she has a miscarriage. Many women who miscarry eventually have healthy babies
To abort a foetus
{f} spontaneously abort; fail to achieve the intended result; go astray, fail to reach desired destination
suffer a miscarriage
To bring forth young before the proper time
To carry, or go, wrong; to fail of reaching a destination, or fail of the intended effect; to be unsuccessful; to suffer defeat
başar
{f} fare

In college, I fared ill with physics and well with chemistry. - Üniversitede fizik dersini başaramadım ama kimyayı başardım.

başar
{f} accomplished

Ken finally accomplished what he set out to do. - Ken sonunda yapmak için yola çıktığı şeyi başardı.

I am proud of having accomplished such a task. - Ben böyle bir görevi başarmanın gururunu duyuyorum.

başar
succeed in

He will without doubt succeed in the exam. - Şüphesiz o, sınavda başarılı olacak.

He'll succeed in time. - O zamanla başarılı olacak.

başar
{f} thriving
başar
throve
başar
{f} succeeding

Peter overcame a lot of difficulties before succeeding as a doctor. - Peter doktor olmayı başarmadan önce birçok zorluğun üstesinden geldi.

Tom has no chance of succeeding. - Tom'un başarma şansı yok.

başar
brought off
başar
{f} achieving
başar
thrive
başar
{f} thrived
başar
succeed

If you are to succeed in the exam, you must study hard. - Sınavında başarılı olacaksan, sıkı çalışmalısın.

He will without doubt succeed in the exam. - Şüphesiz o, sınavda başarılı olacak.

başar
{f} thriven
başar
contrive
başar
{f} contrived
başar
accomplish

Fred told his wife about the goals that he wanted to accomplish. - Fred başarmak istediği amaçlardan karısına bahsetti.

Lindbergh's solo nonstop transatlantic flight was a remarkable accomplishment. - Lindbergh'in tek başına sürekli transatlantik uçuşu kayda değer bir başarıydı.

başar
bringoff
başar
broughtoff
başar
effectuate
başarama
المفضلات