başarabilmek

listen to the pronunciation of başarabilmek
التركية - الإنجليزية
manage to
succeed in/to
başar
{f} fare

In college, I fared ill with physics and well with chemistry. - Üniversitede fizik dersini başaramadım ama kimyayı başardım.

başar
{f} accomplished

Ken finally accomplished what he set out to do. - Ken sonunda yapmak için yola çıktığı şeyi başardı.

We've accomplished everything we set out to do. - Yapmaya kalkıştığımız her şeyi başardık.

başar
succeed in

He'll succeed in time. - O zamanla başarılı olacak.

It is everyone's wish to succeed in life. - Hayatta herkesin isteği başarılı olmaktır.

başar
{f} thriving
başar
throve
başar
{f} succeeding

Tom has no chance of succeeding. - Tom'un başarma şansı yok.

If you're trying to scare me, you're succeeding. - Beni korkutmaya çalışıyorsan başarıyorsun.

başar
brought off
başar
{f} achieving
başar
thrive
başar
{f} thrived
başar
succeed

I worked hard to succeed. - Başarmak için sıkı çalıştım.

I hope that he will succeed. - Onun başaracağını umuyorum.

başar
{f} thriven
başar
contrive
başar
{f} contrived
başar
accomplish

If you had helped me, I could have accomplished the work. - Bana yardımcı olsaydın, işi başarabilirdim.

Even if it takes me ten years, I am determined to accomplish the job. - On yılımı alsa bile, işi başarmaya kararlıyım.

başar
bringoff
başar
broughtoff
başar
effectuate
başarabilmek
المفضلات