I'm worrying about your success.
- Başarın hakkında endişeleniyorum.
His escape attempt was successful.
- Kaçış denemesi başarılıydı.
His achievements were acknowledged.
- Onun başarıları kabul edildi.
Your achievements cannot be compared with mine.
- Başarıların benimki ile karşılaştırılamaz.
Lindbergh's solo nonstop transatlantic flight was a remarkable accomplishment.
- Lindbergh'in tek başına sürekli transatlantik uçuşu kayda değer bir başarıydı.
There can be no great accomplishment without risk.
- Büyük başarılar risksiz olamaz.
Food gives life, life gives strength and strength gives great feats.
- Yiyecek hayat verir, hayat güç verir ve güç büyük başarılar verir.
That's not an easy feat.
- Bu kolay bir başarı değil.
I hope you will succeed in winning the prize.
- Umarım ödülü kazanmayı başarırsınız.
Thus he succeeded in winning her heart.
- Böylece onun kalbini kazanmada başarılı oldu.
The traditional way of learning a language may satisfy at most one's sense of duty, but it can hardly serve as a source of joy. Nor will it likely be successful.
- Bir dil öğrenmenin geleneksel yolu olsa olsa birinin görev duygusunu tatmin edebilir ama o bir sevinç kaynağı olarak hizmet edemez. Ayrıca muhtemelen başarılı olmayacaktır.
If you're trying to scare me, you're succeeding.
- Beni korkutmaya çalışıyorsan başarıyorsun.
I have serious doubts about their plan succeeding.
- Onun planının başarısı hakkında ciddi şüphelerim var.
This deed became one of the most emblematic milestones of the Revolution.
- Bu başarı, devrimin en simgesel kilometre taşlarından biri oldu.
He failed due to lack of effort.
- O, çaba eksikliği nedeniyle başarısız oldu.
Success in life calls for constant efforts.
- Hayatta başarı sürekli çaba gerektirir.
She wanted to show off her cleverness during class, but she failed.
- O ders sırasında akıllılığını göstermek istedi ama o başarısız oldu.
The show was a success.
- Gösteri bir başarıydı.
Everybody expected the musical to be a great hit, but it was far from being a success.
- Herkes müzikalin büyük bir hit olmasını bekliyordu fakat o başarılı olmaktan çok uzaktı.
Their concert was a big hit.
- Onların konseri büyük bir başarıydı.