He didn't have enough experience to cope with the problem.
- Onun sorunla başa çıkmak için yeterli deneyimi yoktu.
It's hard to handle crying babies.
- Ağlayan bebeklerle başa çıkmak zordur.
It is difficult for me to handle the case.
- Durumla başa çıkmak benim için zor.
He didn't have enough experience to cope with the problem.
- Onun sorunla başa çıkmak için yeterli deneyimi yoktu.
He didn't have enough experience to cope with the problem.
- Onun sorunla başa çıkmak için yeterli deneyimi yoktu.
The police took immediate action to deal with the riot.
- Polis isyanla başa çıkmak için hemen harekete geçti.
We are making all efforts possible to deal with the nuclear crisis.
- Biz nükleer kriz ile başa çıkmak için mümkün olan tüm çabaları harcıyoruz.