başa çıkmak

listen to the pronunciation of başa çıkmak
التركية - الإنجليزية
cope

He didn't have enough experience to cope with the problem. - Onun sorunla başa çıkmak için yeterli deneyimi yoktu.

handle

Tom will have to handle that. - Tom onunla başa çıkmak zorunda kalacak.

It is difficult for me to handle the case. - Durumla başa çıkmak benim için zor.

help
get over
overcome
Get over, handle, overcome, cope, help
to cope with

He didn't have enough experience to cope with the problem. - Onun sorunla başa çıkmak için yeterli deneyimi yoktu.

(Hukuk) cope with

He didn't have enough experience to cope with the problem. - Onun sorunla başa çıkmak için yeterli deneyimi yoktu.

keep up with something
master
do
cope up with
(deyim) get a handle on
withstand
deal

The police took immediate action to deal with the riot. - Polis isyanla başa çıkmak için hemen harekete geçti.

Something must be done immediately to deal with this problem. - Bu sorunla başa çıkmak için derhal bir şey yapılmalı.

başa çıkmak
المفضلات