He didn't have enough experience to cope with the problem.
- Onun sorunla başa çıkmak için yeterli deneyimi yoktu.
It's hard to handle crying babies.
- Ağlayan bebeklerle başa çıkmak zordur.
I've had it. All I've done today is handle complaints.
- Bıktım artık. Bugün bütün yaptığım şikayetlerle başa çıkmak.
He didn't have enough experience to cope with the problem.
- Onun sorunla başa çıkmak için yeterli deneyimi yoktu.
He didn't have enough experience to cope with the problem.
- Onun sorunla başa çıkmak için yeterli deneyimi yoktu.
Is it easy to deal with?
- Başa çıkmak kolay mı?
The police took immediate action to deal with the riot.
- Polis isyanla başa çıkmak için hemen harekete geçti.