I don't engage in idle speculation.
- Ben başıboş tahminle meşgul olmam.
Tom is not an idle boy any longer.
- Tom artık başıboş bir çocuk değil.
Tom was attacked by a stray dog.
- Tom başıboş bir köpek tarafından saldırıya uğradı.
Tom adopted a stray dog.
- Tom başıboş bir köpeği kabul etti.
Their boat is adrift.
- Onların botları başıboş.
Tom's body was found by fishemen floating adrift in the sea.
- Tom'un cesedi denizde başıboş yüzerken balıkçılar tarafından bulundu.
Police say he got the boys from the South Pattaya pier area where there are a lot of vagrant children.
- Polis, oğlanları bir sürü başıboş çocuğun olduğu Güney Pattaya iskelesinden aldığını söyledi.
Mary blamed Jack for leaving their children unattended.
- Mary çocuklarını başıboş bıraktığı için John'u suçladı.
They were encouraged not to let their cattle roam freely.
- Sığırlarının serbestçe başıboş gezinmelerine izin vermemeleri teşvik edildi.