bağlanabilir

listen to the pronunciation of bağlanabilir
التركية - الإنجليزية
connectable
capable of being joined
attachable
be linked
connect up
(Biyoloji) ascribable
bağla
(Bilgisayar) anchor
bağla
binding

A tenancy agreement is a legally binding document between a landlord and their tenant. - Bir kira sözleşmesi, ev sahibi ve kiracıları arasında yasal olarak bağlayıcı bir belgedir.

It's not legally binding. - O yasal olarak bağlayıcı değil.

bağla
(Bilgisayar) link to

I'll send you the link to my website. - Sana web sitem için bağlantı göndereceğim.

Would you be able to write down the link to the site? - Siteye bağlantı yazabilir misiniz?

bağla
{f} tether
bağla
ascribe to
bağla
{f} rope

Tom knotted the rope securely. - Tom ipi güvenli bir biçimde bağladı.

Tom was tied with a yellow nylon rope. - Tom sarı renkli naylon bir iple bağlandı.

bağla
{f} tied

Tom tied his boat to the dock. - Tom teknesini iskeleye bağladı.

Tom wrapped the package and tied it with strings. - Tom paketi sardı ve iplerle bağladı.

bağla
plumb in
bağla
{f} linked

The events were closely linked. - Olaylar yakından bağlantılı idi.

Our hearts are linked. - Kalplerimiz bağlantılıydı.

bağla
{f} fastening
bağla
tie up

Tom is going to want to tie up some loose ends. - Tom bazı yarım kalmış işleri bağlayacak.

bağla
{f} attaching
bağla
{f} link

The world's tropical rainforests are critical links in the ecological chain of life on the planet. - Dünyadaki tropikal yağmur ormanları, gezegende yaşamın ekolojik zincirine kritik bağlantılıdır.

The events were closely linked. - Olaylar yakından bağlantılı idi.

bağla
buckle up
bağla
{f} fastened

Tom fastened his seat belt. - Tom emniyet kemerini bağladı.

Please make sure that your seat belt is securely fastened. - Emniyet kemerinizin güvenle bağlanmış olduğundan emin olun.

bağla
{f} lace

Tom tied his shoe laces. - Tom ayakkabı bağlarını bağladı.

Mary laced up her boots. - Mary çizmelerini bağladı.

bağla
{f} connecting

I'm not connecting your computers. - Ben senin bilgisayarlarını bağlamıyorum.

I am connecting this computer to the Internet. - İnternet'e bu bilgisayarla bağlanıyorum.

bağla
bind

It's not legally binding. - O yasal olarak bağlayıcı değil.

A tenancy agreement is a legally binding document between a landlord and their tenant. - Bir kira sözleşmesi, ev sahibi ve kiracıları arasında yasal olarak bağlayıcı bir belgedir.

bağla
do up
bağla
{f} cord

A developing embryo connects to the placenta via the umbilical cord. - Gelişmekte olan bir embriyo, göbek kordonu yoluyla plasentaya bağlanır.

He connected the cord to the machine. - O, kordonu makineye bağladı.

bağla
ascribe

We ascribe his success to hard work. - Onun başarısını sıkı çalışmaya bağladık.

bağla
{f} strapping
bağla
fasten

Fasten your seat belt. - Emniyet kemerini bağla.

Please fasten your seat belt. - Lütfen emniyet kemerinizi bağlayın.

bağla
{f} attached

Mary attached Tom's mittens to his coat. - Mary Tom'un eldivenlerini ceketine bağladı.

Tom attached some twine to the kite. - Tom uçurtmaya biraz ip bağladı.

bağla
{f} strap
bağla
{f} tie

The bureaucrats maintain solid ties with the gigantic corporations. - Bürokratlar dev şirketler ile sağlam bağları sürdürürler.

Mother tied up three pencils with a piece of string. - Annem bir parça ip ile üç kurşun kalemi bağladı.

bağla
hook up
bağla
{f} bond

You can't destroy the precious bond between mother and child. - Anne ve çocuk arasındaki değerli bağları yok edemezsiniz.

bağla
{f} taping
bağla
attach

Tom attached some twine to the kite. - Tom uçurtmaya biraz ip bağladı.

The driver is deeply attached to his old car. - Sürücü eski arabasına derinden bağlandı.

bağla
ascribe to be
bağla
attach to
bağla
ligate
bağla
{f} coupling
bağla
{f} secured
bağla
corded
bağla
bonded
bağla
{f} secure

Please make sure that your seat belt is securely fastened. - Emniyet kemerinizin güvenle bağlanmış olduğundan emin olun.

Tom knotted the rope securely. - Tom ipi güvenli bir biçimde bağladı.

bağla
bonding
bağla
belay
bağla
ascribeto
bağla
plumbin
bağla
doup
burada internet'e bağlanabilir miyim
Can I access the Internet here
التركية - التركية

تعريف bağlanabilir في التركية التركية القاموس.

bağla
Değirmen çarkını franleyen ağaç
bağla
Su hendi tıkaçı
bağlanabilir
المفضلات