bağışlar

listen to the pronunciation of bağışlar
التركية - الإنجليزية
(Bilgisayar) pledges
offering
bağış
grant

We must not take anything for granted. - Bağışlanan hiçbir şeyi kabul etmemeliyiz.

bağış
{i} donation

We've received just over 3,000 dollars in donations so far. - Şimdiye kadar bağışlarda sadece 3,000 doların üzerinde aldık.

There is an urgent need for blood donations. - Kan bağışı için acil bir ihtiyaç var.

bağış
endowment

The university's endowment has decreased steadily over the last ten years. - Üniversitenin bağışı son on yılda giderek azalmıştır.

bağış
(Kanun) legacy
bağış
(Ticaret) subscription
bağış
giving

I'm giving my old books away. - Eski kitaplarımı bağışlıyorum.

Instead of giving each other Christmas presents this year, we donated the amount we would have spent on presents to a charity. - Bu yıl birbirimize Noel armağanları vermek yerine hediyeler için harcayacağımız miktarı hayır kurumuna bağışladık.

bağış
charity

He contributed a lot of money to the charity. - Hayır kurumuna çok para bağışladı.

Tom donates half his salary to his favorite charity. - Tom maaşının yarısını sevdiği hayır kurumuna bağışlıyor.

bağış
beneficence
bağış
(Ticaret) concession
bağış
(Ticaret) remittance
bağış
benefaction
bağış
pitance
bağış
bestowal
bağış
offering
bağış
bounty
bağış
boon
bağış
grant, donation
bağış
donative
bağış
contribution

They are collecting contributions for the church. - Kilise için bağış topluyorlar.

bağış
gift
bağış
grant, donation, charity, benefaction, largess, largesse
bağış
offer
bağış
largesse
bağış
largess
bağış
{i} benevolence
bağış
endow

He endowed the college with a large sum of money. - O, üniversiteye bol miktarda para bağışladı.

The university's endowment has decreased steadily over the last ten years. - Üniversitenin bağışı son on yılda giderek azalmıştır.

bağış
pittance
التركية - التركية

تعريف bağışlar في التركية التركية القاموس.

Bağış
(Osmanlı Dönemi) İKRAM
bağış
Hibe, teberru
bağış
Bağışlama işi veya biçimi
bağış
Bağışlanan şey, hibe, teberru