Nor airless dungeon, nor strong links of iron, Can be retentive to the strength of spirit. Shak.
Tom had to drop out from college because he couldn't afford tuition.
- Tom okul ücretini ödeyemediği için üniversiteyi bırakmak zorunda kaldı.
Tom decided to drop out of school and work full-time.
- Tom okulu bırakmaya ve tamgün çalışmaya karar verdi.
Tom dropped out of the tournament.
- Tom turnuvayı bıraktı.
I dropped out of school when I was in the 7th grade.
- Yedinci sınıftayken okulu bıraktım.
I'm releasing the prisoners.
- Tutukluları serbest bırakıyorum.
We're releasing all the sentences we collect under the Creative Commons Attribution license.
- Topladığımız tüm cümleleri Creative Commons Attribution lisansı altında serbest bırakıyoruz.
I've quit using French with you.
- Seninle Fransızca kullanmayı bıraktım.
You must quit smoking cigarettes.
- Sigarayı bırakmalısın.
I can't even walk, let alone run.
- Koşmayı bırak, yürüyemiyorum bile.
He can't run his own family, let alone a nation!
- Bırak bir ulusu, o kendi ailesini idare edemez.
I should've tried to stop it.
- Onu bırakmayı denemeliydim.
We've been talking about this for hours. Can we just drop it?
- Bunun hakkında saatlerdir konuşuyoruz. Bırakabilir miyiz?
Tom forgot to release the brake.
- Tom freni bırakmayı unuttu.
Tom forgot where he left his umbrella.
- Tom şemsiyesini nereye bıraktığı unuttu.
We've been talking about this for hours. Can we just drop it?
- Bunun hakkında saatlerdir konuşuyoruz. Bırakabilir miyiz?