Tom was lucky to grow up bilingual.
- Tom iki dilli büyümek için şanslıydı.
If you want to grow up, you have to drink a lot of milk.
- Büyümek istiyorsan, çok süt içmek zorundasın.
If you want to grow up, you have to drink a lot of milk.
- Büyümek istiyorsan, çok süt içmek zorundasın.
Tom was lucky to grow up bilingual.
- Tom iki dilli büyümek için şanslıydı.
Boston was a great place to grow up.
- Boston büyümek için harika bir yerdi.
If you want to grow up, you have to drink a lot of milk.
- Büyümek istiyorsan, çok süt içmek zorundasın.
In order to grow well, these plants need soil that does not contain too much moisture.
- İyi büyümek için, bu bitkilerin çok fazla nem içermeyen toprağa ihtiyacı var.
Boston was a great place to grow up.
- Boston büyümek için harika bir yerdi.
I'll use magic on him and turn him into a frog.
- Ona büyü yapacağım ve bir kurbağaya çevireceğim.
Can S. Jobs bring back the magic to Disney?
- S.Jobs Disney'e büyüyü geri getirebilir mi?
Chinese officials say economic growth has dropped to a three-year low because of the world economy.
- Çinli yetkililer ekonomik büyümenin dünya ekonomisinden dolayı üç yıl içinde en düşük seviyesine düştüğünü söylüyor.
The growth of online shopping and booking has greatly improved life for the consumers.
- Online alışveriş ve rezervasyonun büyümesi tüketiciler için hayatı oldukça iyileştirdi.
There is sorcery behind this, said a sinister voice coming from the crowd.
- Kalabalıktan gelen uğursuz bir ses Bunun arkasında büyücülük var dedi.
The spell was broken and the pig turned into a man.
- Büyü bozuldu ve domuz, bir adama dönüştü.
Her beauty cast a spell over him.
- Onun güzelliği onu büyüledi.
She is a charming woman.
- O büyüleyici bir kadındır.
They were all charmed by her song.
- Onların hepsi onun şarkısı tarafından büyülendi.
Studying languages is my biggest fascination and hobby.
- Dil öğrenmek benim en büyük tutkum ve hobimdir.
Change can sometimes be difficult, but it can also open up new opportunities and be a means of personal growth and development.
- Değişim bazen zor olabilir, ancak yeni fırsatlar yaratabilir ve kişisel büyüme ve gelişme aracı olabilir.
Which is more important, economic development or environmental protection?
- Hangisi daha önemlidir, ekonomik büyüme mi yoksa çevrenin korunması mı?
You need several wizards to enchant the necklace.
- Kolyeyi büyülemek için birkaç sihirbaza ihtiyacın var.
She was enchanted by his little laugh.
- Onun küçük kahkahasıyla büyülenmişti.
The growth rate of the Japanese economy will top 0.7% this year.
- Japon ekonomisinin büyüme hızı bu yıl % 0.7'yi geçecek.
Our international sales continue to grow, bringing the name of Toyo Computer into businesses world-wide.
- Uluslararası satışlarımız büyümeye, Toyo Computer adını dünya çapında iş dünyasına getirmeye devam ediyor.
The pentagram is an important symbol in witchcraft.
- Beş köşeli yıldız büyücülükte önemli bir semboldür.
Tom was accused of practicing witchcraft.
- Tom, büyü uygulama konusunda suçlanıyordu.
Tom is a practitioner in the black arts.
- Tom bir kara büyü uygulayıcısıdır.
When I grow up, I want to be an English teacher.
- Büyüyünce, bir İngilizce öğretmeni olmak istiyorum.
You must not smoke till you grow up.
- Büyüyünceye kadar sigara içmemelisin.
He is, as it were, a grown up baby.
- O, adeta, büyümüş bir bebek.
His children have grown up.
- Onun çocukları büyüdü.
You must not smoke till you grow up.
- Büyüyünceye kadar sigara içmemelisin.
I want to be a pilot when I grow up.
- Büyüdüğüm zaman bir pilot olmak istiyorum.
I don't believe in spells and charms.
- Büyülere ve cazibelere inanmıyorum.
Tom has a lot of dizzy spells.
- Tom'un birçok baş döndürücü büyüleri vardır.
Tom is a practitioner in the black arts.
- Tom bir kara büyü uygulayıcısıdır.
She's a glamorous girl.
- O büyüleyici bir kız.
There's a big bottle of aspirin in the medicine cabinet.
- Ecza dolabında büyük bir şişe aspirin var.
Grandmother believes that Chinese medicines are the best.
- Büyükanne, Çin ilaçlarının en iyi olduğuna inanıyor.
He is one of the greatest artists in Japan.
- Japonya'daki en büyük sanatçılardan biridir.
John grew up to be a great artist.
- John büyük bir sanatçı oldu.
Price increases explain the difference between the real and nominal growth rates.
- Fiyat artışları reel ve nominal büyüme oranları arasındaki farkı açıklar.
The tree stopped growing.
- Ağaç büyümeyi durdurdu.
Tom talked about growing up in Boston.
- Tom Boston'da büyüme hakkında konuştu.