azarlanan

listen to the pronunciation of azarlanan
التركية - الإنجليزية
chided
chid
azarla
{f} reprimand

The director reprimanded you. - Yönetmen seni azarladı.

The manager reprimanded the man by pounding on the table. - Müdür masaya vurarak adamı azarladı.

azarla
{f} rebuke

He took it for an implied rebuke. - Anlaşilan onu bir azarlama zannetti.

azarla
scold

He scolded me for being lazy. - O, tembel olduğum için beni azarladı.

She scolds Terry as often as me. - O, beni azarladığı kadar sık Terry'i azarlar.

azarla
chide

Mary chided Tom for spending so much time on Tatoeba. - Mary Tom'u Tatoeba'da çok zaman harcadığı için azarladı.

azarla
berate

The teacher lost his job because he cruelly berated students who made mistakes. - Öğretmen işini kaybetti çünkü hata yapan öğrencileri acımasızca azarladı.

azarla
dress down
azarla
{f} scolding

I didn't feel like scolding her for being late. - Geç kaldığı için canım onu azarlamak istemedi.

When she was late, I felt like scolding her, but I held my tongue. - O geç kaldığında canım onu azarlamak istedi ama dilimi tuttum.

azarla
lay into
azarla
upbraid

My mother-in-law never passes up an opportunity to upbraid me over my decision to go into business for myself. - Kayınvalidem kendim için işe gitme kararım üzerinden beni azarlama fırsatını asla kaçırmaz.

azarla
{f} twit
azarla
reprehend
azarla
reprove
azarla
{f} reproving
azarla
{f} reproach
azarla
tick off
azarla
tell off
azarla
chidden
azarla
telloff
azarla
tickoff
azarla
chid

Mary chided Tom for spending so much time on Tatoeba. - Mary Tom'u Tatoeba'da çok zaman harcadığı için azarladı.

azarla
chiding
azarla
chided

Mary chided Tom for spending so much time on Tatoeba. - Mary Tom'u Tatoeba'da çok zaman harcadığı için azarladı.

azarlanan
المفضلات