I would like to drastically decrease the amount of time it takes me to clean the house.
- Evi temizlemem için geçen zamanı büyük ölçüde azaltmak istiyorum.
What should you do to decrease your debt?
- Borcunu azaltmak için ne yapmalısın?
I have to reduce my expenses this month.
- Bu ay masraflarımı azaltmak zorundayım.
He wanted to reduce the tax on imports.
- O ithalatta vergi azaltmak istedi.
I need medicine to lessen the pain.
- Ağrıyı azaltmak için ilaca ihtiyacım var.
We had to lessen the impact of the erratic supplies.
- Düzensiz malzemelerin etkisini azaltmak zorundaydık.
Reducing deforestation is one way to mitigate the impacts of climate change.
- Ormansızlaşmanın azaltılması, iklim değişikliğinin etkilerini azaltmak için tek yoldur.
Union members railed against proposals to cut weekend penalty rates.
- Birlik üyeleri, hafta sonu ceza oranlarını azaltmak için tekliflere sövüp saydılar.
The factory had to cut back its production.
- Fabrika üretimini azaltmak zorunda kaldı.
The factory had to cut back its production.
- Fabrika üretimini azaltmak zorunda kaldı.
We hope to come to an accord with them about arms reduction.
- Biz silah azaltma konusunda onlarla anlaşmak istiyoruz.
What should you do to decrease your debt?
- Borcunu azaltmak için ne yapmalısın?
I would like to drastically decrease the amount of time it takes me to clean the house.
- Evi temizlemem için geçen zamanı büyük ölçüde azaltmak istiyorum.
The doctor advised him to cut down on drinking.
- Doktor ona içmeyi azaltmasını tavsiye etti.
She advised him to cut down on smoking, but he didn't think that he could.
- O ona sigara içmeyi azaltmasını tavsiye etti fakat o yapabileceğini düşünmüyordu.
I have to reduce my expenses this month.
- Bu ay masraflarımı azaltmak zorundayım.
The doctor told Tom to reduce his red meat consumption.
- Doktor Tom'a kırmızı et tüketimini azaltmasını söyledi.
Reducing deforestation is one way to mitigate the impacts of climate change.
- Ormansızlaşmanın azaltılması, iklim değişikliğinin etkilerini azaltmak için tek yoldur.
The war diminished the wealth of the country.
- Savaş ülkenin zenginliği azalttı.
The rights of every man are diminished when the rights of one man are threatened.
- Bir insanın haklarının tehdit edildiğinde, her insanın hakları azaltılır.
Sales fell off in the third quarter.
- Üçüncü çeyrekte satışlar azaldı.
Production of rice has decreased.
- Pirinç üretimi azaldı.
This medicine will decrease your pain.
- Bu ilaç ağrını azaltacak.
Japan's consumption of rice is decreasing.
- Japonya'nın pirinç tüketimi azalıyor.
Our sales are decreasing.
- Satışlarımız azalıyor.
His income was diminished by half after retirement.
- Emekli olduktan sonra geliri yarı yarıya azaldı.
The rights of every man are diminished when the rights of one man are threatened.
- Bir insanın haklarının tehdit edildiğinde, her insanın hakları azaltılır.
Sales have decreased these days.
- Satışlar bugünlerde azaldı.
Production of rice has decreased.
- Pirinç üretimi azaldı.
Karaoke is good for reducing stress.
- Karaoke stresi azaltmak için iyidir.
This article analyzes both the benefits and the drawbacks of reducing military spending.
- Bu makale hem askeri harcamaları azaltmanın sakıncalarını hem de faydalarını analiz eder.