aynı zamanda

listen to the pronunciation of aynı zamanda
التركية - الإنجليزية
at the same time

Tom goes to bed at the same time every night. - Tom her gece aynı zamanda yatmaya gider.

Don't all speak at the same time. - Hepiniz aynı zamanda konuşmayın.

1. at the same time, simultaneously: Alp ve Aslan aynı zamanda doğdu. Alp and Aslan were born at the same time. 2. at the same time, yet, however, nevertheless: O hafta briç turnuvasına katıldı, aynı zamanda bütün sınavlarını büyük bir başarıyla verdi. That week he played in the bridge tournament, at the same time he passed all his exams with high marks
therewithal
while
as well

This development is casting a larger and larger shadow over the chemical industry as well. - Bu gelişme aynı zamanda kimya sanayi üzerinde de gittikçe daha büyük bir gölge düşürüyor.

Tom likes not only Mary but Alice as well. - Tom sadece Mary'yi değil aynı zamanda Alice'i de sever.

the while
syn-
yet
{f} too

I borrowed money not only from Tom, but from his wife, too. - Sadece Tom'dan değil aynı zamanda karısından da ödünç para aldım.

It's not just Tom that has to study. I have to study, too. - Sadece Tom değil aynı zamanda ben de çalışmak zorundayım.

simultaneously

He is a scholar and a musician simultaneously. - O bir bilim adamı ve aynı zamanda bir müzisyen.

also

The singer is famous not only in Japan but also in Europe. - Şarkıcı sadece Japonya'da değil, aynı zamanda Avrupa'da da ünlü.

I know not only the father, but also the son. - Sadece babasını değil, aynı zamanda oğlunu da tanıyorum.

in the same time
at once

You can't do two things at once. - Aynı zamanda iki şeyi yapamazsın.

both

We are both to blame. - Sadece siz değil aynı zamanda ben de suçlanmalıyım.

Tom and Mary were both talking at the same time. - Tom ve Mary her ikisi de aynı zamanda konuşuyordu.

but only
also of
therewith
syn
contemporaneously
aynı zamanda olan
simultaneous
aynı zamanda olma
simultaneity
aynı zamanda olmayan
asynchronous
aynı zamanda yaşamış olan kimse
contemporary
fakat aynı zamanda
but at the same time
aynı yerde aynı zamanda
at the same time, same place
aynı yerde aynı zamanda
same time same place
hepsi aynı zamanda
all in unison
التركية - التركية
Hem de, bununla birlikte
aynı zamanda
المفضلات