aydınlar

listen to the pronunciation of aydınlar
التركية - الإنجليزية
intellectuals
literati
educated people
scholarly people
intelligentsia
aydınlar sınıfı
intelligentsia
aydınlar sınıfı
intelligentzia
aydın
highbrow
aydın
read

It's not light enough in here to read. - Burası okumak için yeterince aydınlık değil.

aydın
intellectual

An intellectual is a person who has discovered something more interesting than sex. - Bir aydın, seksten daha ilginç bir şey keşfetmiş bir kişidir.

Wise men talk about ideas, intellectuals about facts, and the ordinary man talks about what he eats. - Olgun insanlar fikirler hakkında konuşur, aydınlar gerçekler hakkında, ve sıradan insanlar da ne yedikleri hakkında konuşurlar.

aydın
sunlit
aydın
clear

It looks like it'll clear up. - Hava aydınlanacak gibi görünüyor.

The sky cleared up soon after the storm. - Fırtınadan kısa bir süre sonra gökyüzü aydınlandı.

aydın
bright

The east was brightened by the rising sun. - Doğu doğan güneşle aydınlandı.

His room was brightly lit. - Onun odası aydınlıktı.

aydın
lettered
Aydın
(isim) Well lighted; intellectual
aydın
well-read
aydın
literate
aydın
luminary
aydın
enlightened

That's a very enlightened attitude. - O, çok aydınlanmış bir tutum.

Her face was enlightened by happiness. - Yüzü mutluluktan aydınlandı.

aydın
educated
aydın
well informed
aydın
intellectual, enlightened person
aydın
clear, lucid (speech, writing)
aydın
cultured
aydın
(in expressions) joyous, happy
aydın
bright, sunlit, clear; intellectual, enlightened; intellectual, highbrow
aydın
informed
aydın
{i} egghead
aydın
enlighten

Any society not enlightened by philosophers is fooled by quacks. - Filozoflar tarafından aydınlatılmamış bir toplum şarlatanlar tarafından aptal yerine konulurlar.

Her face was enlightened by happiness. - Yüzü mutluluktan aydınlandı.

aydın
long haired
aydın
educate
aydın
well read
aydın
lucent
rusya'da devrim öncesi aydınlar sınıfı
intelligentsia
rusya'da devrim öncesi aydınlar sınıfı
intelligentzia
التركية - التركية

تعريف aydınlar في التركية التركية القاموس.

AYDIN
(Osmanlı Dönemi) Açık, âşikâr, açıkça görünen
AYDIN
(Osmanlı Dönemi) Aydınlık
AYDIN
(Osmanlı Dönemi) Mübârek, mesut. Bilgili, okumuş, görgülü.Bugün bazı çevrelerde batı ilim ve felsefesini tahsil edip benimseyenlere de "aydın" denilmektedir. Aklı gözüne inmiş, yani herşeyi maddi ölçülerle yorumlamaya alışmış, kalbi maddeci felsefe ile kararmış insana aydın demek yanlıştır. Böylelerine "zulmetli münevver" yani kalbi ve aklı kararmış okumuşlar demek daha doğru olur
Aydın
münevver
Aydın
tralles
aydın
Kültürlü, okumuş, görgülü, ileri düşünceli (kimse), münevver
aydın
Kolayca anlaşılacak kadar açık, vazıh (söz veya yazı)
aydın
Mehtap
aydın
Işık alan, ışıklı, aydınlık
aydın
Kültürlü, okumuş, görgülü, ileri düşünceli (kimse), münevver: "Akşam gazetesi, yurt aydınlarıyla konuşarak bizde niçin yazar yetişmediğinin sebeplerini araştırdı."- O. V. Kanık
aydınlar
المفضلات