ayarsız

listen to the pronunciation of ayarsız
التركية - الإنجليزية
out of whack
unassayed; below standard
off-key
not regulated
immoderate in one's behavior
not regulated; out of adjustment
out of focus
innacurate
haywire
off key
unballasted
ayar
adjustment

The adjustment of the machinery was taken care of by engineers. - Makinenin ayarlaması mühendisler tarafından halledildi.

Life is all about adjustments. - Hayatın hepsi ayarlamalarla ilgilidir.

ayar
{i} setting

Adjust the setting of the alarm clock. - Çalar saatin ayarını yap.

Adjust the setting of the alarm clock. - Çalar saatin ayarını ayarla.

ayar
{i} tune

Tom had his piano tuned. - Tom piyanosunu ayarlattı.

Tom tuned his guitar. - Tom gitarını ayarladı.

ayar
gauge
ayarsız olma
innaccuraccy
ayar
{i} accuracy
ayar
tuning
ayar
degree
ayar
grade
ayar
alignment
ayar
(Havacılık) ringing
ayar
tune-up

I think it needs a tune-up. - Sanırım onun bir ayara ihtiyacı var.

ayar
(Bilgisayar) scale
ayar
fineness
ayar
trim
ayar
(Askeri,Bilgisayar) set

Tom forgot to set his alarm clock. - Tom çalar saatini ayarlamayı unuttu.

Adjust the setting of the alarm clock. - Çalar saatin ayarını ayarla.

ayar
test
ayar
carat
ayar
adjusting

Tom had a little trouble adjusting the settings. - Tom ayarları ayarlamada biraz sorun yaşadı.

ayar
{i} regulation
ayar
regulating
ayar
tune up; accuracy
ayar
standard
ayar
device for checking the accuracy of scales or of measurement
ayar
adjustment, setup (of a machine)
ayar
adjusment
ayar
adjustment for accuracy (of a watch)
ayar
yardstick; content
ayar
fineness; karats (of gold, silver)
ayar
standard (of time)
ayar
adjustement
ayar
setting , tune
ayar
quality, character (of a person)
ayar
touchstone
ayar
adjustment, setting, alignment, tuning; tune-up; carat, karat; degree, grade; accuracy, correctness; disposition, temper
ayar
foot rule
ayar
readjustment
ayar
{i} content
ayar
{i} yardstick
ayar
{i} gage
ayar
(Nükleer Bilimler) adjust

Tom had a little trouble adjusting the settings. - Tom ayarları ayarlamada biraz sorun yaşadı.

Tom tried to adjust the temperature of the shower. - Tom duşun sıcaklığını ayarlamaya çalıştı.

ayar
karat
التركية - التركية
Belli bir ayarı olmayan (altın ve gümüş)
Ayarı yapılmamış, ayarı bozuk, düzensiz
Davranışları ölçüsüz
AYAR
(Osmanlı Dönemi) Altın ve gümüşten yapılmış şeylerin saflık ve hafiflik derecesi. *Saadete, mutluluğa doğru gitme
ayar
Değer, derece
ayar
Bir aygıtın gereken işi yapabilmesi durumu
ayar
Değerli madenlerin saflık derecesi
ayar
Saatler için belli bir yere göre kabul edilmiş olan ölçü
ayar
Bir iş veya bir davranışta gereken ölçü
ayar
Altın, gümüş gibi madenlerden yapılmış şeylerin saflık derecesi
ayar
Değer, derece: "Biz, telif eser ayarında bir sanat kıymeti taşıyan tercümelere teşekkür edelim."- B. R. Eyuboğlu
ayar
Sekiz kiloya yakın buğday alan metalden yapılmış bir kap
ayar
Atın sırtına vurulan eğer
ayarsız
المفضلات